Bu bölümü Beautiful Mess şarkısı ile yazdım ve nedense kitapla şarkıyı çok bağdaştırdım. Bu yüzden sizin de şarkıyla bölümü okumanızı öneriyorum. Medyaya ekledim. İyi okumalar.^^
Şaşkınlık elektrik dalgaları misali her yerime yayıldığında şokla aralanan ağzımı titreyen sağ elimle kapatmaya çalışmıştım. Bodrum katındaki sınıfımızın hemen önündeki yerde yatıyordu Kırmızı'nın kostümünü giyen kişi. Etraf katları sarıp sarmalayan silah sesi nedeniyle kalabalıklaşmaya başlarken gözlerimi Kırmızı'nın kostümünü giyen kişinin göğsünden akarak etrafı kan gölüne çevirdiği fayanstan sonunda aldığımda ayakta, silahı tutan eli hâlâ havada, kolu dümdüz olan Jisoo'ya diktim. "Hayır." dedim kendi kendime burnumu çekerken. Transa girmişken durduğu pozisyonunda bir değişiklik yapamadığından, kılını bile kıpırdatamadığından silahı onun ateşlediği belliydi; belliydi lâkin yine de kendi kendime inanmak istemiyorcasına "Hayır." deyip duruyordum.
"O mu vurmuş?" diye sordu biri fısıltıyla yakın arkadaşına ben Jisoo'nun yanına gitmek adına bir adım attığım sırada.
"Jisoo hiç iyi gözükmüyor. Akli dengesini kaybetmiş gibi."
"Şimdi ne olacak? Jisoo da mı ölecek?"
İşte bu soru adımlarımı hızlandırıp koşar hâle getirmişti.
Şimdi ne olacak?
Jisoo da mı ölecek?
Başımı iki yana sallayarak gözyaşlarımı sildim sertçe, alelacele. Yanlış Kırmızı'yı vurduysa şayet Jisoo, gerçek olan bedelini ölümle ödetecekti. Kendisi söylemişti, yolladığı notta. Aslında ben söylemiştim, ben yazmıştım, benim eserimdi.
"Jisoo..." Yanına ulaştığım anda yerdeki cesede bakmamaya çalışıyordum. Jisoo gözlerini bile kırpmadan karşısına baksa da beni görmediğinden o kadar emindim ki bu nedenle yanlış bir harekette bulunur diye elimle silahın namlusunu kapattım ve yavaşça aşağıya indirdim. "Jisoo beni duyuyor musun? Benim, Jennie. Lütfen cevap ver bana, gözlerime bak."
Hareketlendi irisleri; kıpkırmızı olmuş, kırpmadığından dolmuş gözlerini içerisinde bulunduğu şokun etkisi ile bana çevirdi, zar zor araladığı dudakları titredi, ağlamamak için savaş verdiğini anladım. "G- Gerçek Kırmızı olduğunu söyledi Jennie. Beyaz olduğunu söyledi. Onu öldürürsem oyunun biteceğini söyledi." Bir damla yaş süzüldü sağ gözünün pınarından, en yakın arkadaşımı bu hâlde görmek beni paramparça etti o an. Herkesin bünyesi bir değildi. Okumak kolaydı, yaşamak zor olandı. Jisoo bu durumu kaldıramamıştı, bu onun suçu değildi.
Başını iki yana salladı ansızın. "Ben... Ben yanlış mı yaptım? Ben sadece..." Hıçkırık koptu boğazından. "Sadece artık bu oyunu bitirmek istedim. Gerçek hayatımıza geri dönmek istedim. Ben... Herkesin yaşamasını istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı, taennie
FanfictionKırmızı, zorbalık yapan öğrencileri öldüren bir seri katildi.