Kırmızı geri döndü.

8.8K 478 592
                                    

Güneşli bir günde çiçekler neşeyle gülerken insanlara, kuşlar sevinçle öterken sadece o ağlıyordu. Sınıfta oturduğu sırasında alnını masayla buluşturmuş, elleri çelimsiz vücudunu sararak küçücük kalmışken hıçkırarak ağlıyordu. Gözleri kıpkırmızı kesilmiş, göz altları belirginleşmişti. Güçsüz vücudundaki morlukların, solgun yüzündeki yaraların sebebi henüz bugün ölmüştü. Yeonjun'a lise hayatını zehir eden genç, geri dönen Kırmızı tarafından okulun spor salonunda öldürülmüştü. Ölen genç çocuğun arkadaşları bile ağlamıyorken neden zorbalığa uğrayan bu çocuk ağlıyor diye geçiriyordu insanlar içinden. Kurtulmuştu işte. Neden ağlıyordu?

Fazlasıyla çekik gözlerini kapattı çocuk; uzun, kumral saç telleri dalgalarla birbirleriyle buluşuyorken "Kırmızı." diye mırıldandı kendi kendine.

Sonra ise herkes gibi o cümleyi kurdu fısıltıyla.

"Kırmızı geri döndü."

Güzel bir güne uyanmış gibi hissediyordum kendimi. Dün aylardır taslağıyla uğraştığım kitabımın ilk bölümünü yazmış, yeteri kadar ders çalışmış, erkenden yatarak okul için sabah erken uyanmış ve güzel bir sıcak duştan sonra kahvaltı etmiştim ailemle. Planlı programlı bir kız değildim ancak yapmam gereken işleri yapınca huzur dolduruyordu içimi her insanda olduğu gibi.

Yüzümde temiz havadan, esen rüzgardan, parıldayan güneşten kaynaklanan tebessümüm okulun kalabalık bahçesine girmemle yok olmuştu. Önce kaşlarım çatıldı, olduğum yerde kalakaldım. Ardından gördüğüm polisler merak ve korkunun kalbime iniş yapmasını sağladılar. Her tarafta öğrenciler, öğretmenler vardı ve bir de bunlar yetmiyormuş gibi okulun çevresinde yaşayan insanlar neler olduğunu anlamak için buraya gelmişlerdi. Birkaç veli de vardı ve polislerin başı kalabalık olsa da tek muhatapları müdür gibi gözüküyordu.

Kalabalığın, kargaşanın hâkim olduğu bahçede üç kız insanlardan sıyrılıp yüksek dorukta yaşadıkları telaşla yanımda durup heyecanlı ses tonlarını duymamı sağladılar.

"Geri dönmüş." dedi Rose korku dolu gözlerle bahçeyi incelerken. Polislerin burada olması onu biraz rahatlasa da herkes gibi korkuyordu. Aslında her öğrenci gibi korkuyordu demek daha doğru olurdu çünkü geri dönmüş diye bahsettiği o seri katil, yani Kırmızı, sadece ve sadece öğrencileri öldüren bir seri katildi. Her öğrenciyi de kafasına göre öldürmez, zorbalık yapanları seçerdi.

"Ciddi misiniz?" diye sordum gözlerim kocaman açılırken. Kitabım için hayatını konu aldığım, kılı kırk yararak hakkında araştırmalar yaptığım, işlediği titiz cinayetler sonucu ağzımı açık bırakan adam onca aradan sonra bugün geri dönmüştü.

"Evet. Ölen kişi bizim sınıftan. Kim olduğunu tahmin etmesi zor olmasa gerek." diye mırıldandı Jisoo. Soğukkanlı durmaya çalışsa da titreyen irisleri onu ele veriyor, yanında durmasını istediği sevgilisini kalabalığın içinde arıyordu.

Cevabını bilsem de içimdeki anlam veremediğim merakın daha da büyümesine izin verirken dudaklarımı araladım. "Joon Seo mu?"

Uysalca başını salladı Lisa koluma girerken beni onaylamak amaçlı. Sınıfa gitmek için attığı adımlara ayak uydururken Rose ve Jisoo'nun da bizleri takip ettiğini biliyordum. Anladığım kadarıyla veliler geldiği sürece isteyen kişi bugün izin alıp okuldan gidebiliyordu ki gördüklerim de bunu doğruluyordu fakat bu olay bugün derslerin iptal olmasına yetmemişti. Bizim okulda ilk defa görülüyordu çünkü Kırmızı en son cinayetini birkaç yıl önce bizi oldukça uzakta kalan bir okulda işlemişti. Erkekse önce kırmızı bir araba kızsa da kızıl saçlı ve kırmızı elbiseli bir barbie bebek bırakırdı. Bu sıradaki kurbanının o kişi olacağının habercisiydi.

Kırmızı, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin