1.5

4.8K 431 242
                                    

Yorumlara göre, gece 1 tane daha yb atabilirim. Sizleri seviyorum ❤️

...

Okuldan sonra eve geçmiş, üzerimi değiştirmiş ve Yun Hee ile Ju Kyung'u bekliyordum. Abim henüz eve gelmemişti, açıkçası Taehyung'un ona söyleyip, söylemediğini bilmediğim için korkuyordum biraz. Ne tepki vereceğini merak ediyordum fazlasıyla.

Zil çaldığında, kapının önüne gidip, açtım. Karşımda Yun Hee ve Ju Kyung'u karşımda gördüğüm gibi, kocaman gülümsedim.

"Abim gelmeden önce geldiğinize çok sevindim!"

Ju Kyung gülümserken, Yun Hee elindeki poşetlerden birkaçını bana uzattı. Yine abur cubur almışlardı, her zamanki gibi.

"Abin 10 dakika sonra gelir." Yun Hee konuşunca, kafamı salladım.

"Evet, dersi yeni bitmiştir." dedim, saate bakarak. Sonra içeri geçerlerken, Ju Kyung imalı bir şekilde konuştu.

"Sen nereden biliyorsun Yun Hee?"

"Neyi?" dedi Yun Hee, ağzının içinde geveleyerek.

"10 dakika sonra gelir, dedin ya. Nereden biliyorsun?"

Sahi, nereden biliyordu?

"Geçen hafta geldiğimizde bu saatlerde eve gelmişti, oradan biliyorum. Hafızamın kuvvetli olduğunu biliyorsun, hem o kaş göz hareketleri de ne öyle?"

Ju Kyung, omuzunu silkerken Yun Hee daha fazla üstelemedi. Yun Hee'nin aceleci tavırları, beni şüpheye düşürmüştü.

Abimi seviyor olabilir miydi?

Gerçi böyle olsa, ilk bize söylerdi. Niye söylemesin ki?

Mutfağa geçip, abur cuburları tabaklara dolduran Ju Kyung'a yardım ederken, Yun Hee aldığı 6'lı karpuzlu soda paketinden birini çıkarıp, gazoz açacağı ile ağzını açtıktan hemen sonra, salondaki koltuğa gidip, oturdu.

"Bu aralar bir derdi var bunun sanki, ha?" Ju Kyung fısıltı halinde konuşurken, onu onaylarcasına kafamı salladım.

"Haklısın, yakında anlaşılır ne derdi olduğu."

"Umarım."

...

"Ben bakarım!" Zil çalınca, Yun Hee ayaklandı ve kapıya doğru ilerledi.

"Taehyung oppa da gelmiş!" diye bağırınca, oturduğum yerde kasıldım aniden. Abim ve Taehyung, yanımıza gelip hemen karşımızdaki koltuğa otururken, Yun Hee de eski yerine geçip, açtığı 2.sodasını yudumladı tekrardan.

"Mi Young." diye söze giren abimle, yutkundum. Yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.

"Bana anlatmak istediğin bir şey var mı?"

"Ne gibi?" dedim, sesim zorla çıkarken.

"Hmm mesela 24 yaşındaki sevgilin gibi?" Kaşları alayla havaya kalkarken, Taehyung'a baktım. Bana bakmıyor, yere odaklanmıştı gözleri.

Bir şey diyemedim. Kızlara baktığımda, Ju Kyung gerginlikten elindeki tabağı bırakırken, Yun Hee hâlâ sodasını içiyor ve abime bakıyordu.

"Abi, şey, ben..."

"Nereden tanıştınız? Tehdit falan mı etti? Doğruyu söyle Mi Young, korkmana gerek yok."

Yaklaşık bir dakika duraksadım, daha sonra dudaklarımı yalayıp, cevap verecekken, Yun Hee girdi söze.

"Benim kuzenim."

Sessizlik oluştu, ama Yun Hee devam etti.

"Adı Jungkook, birini asla tehdit edecek biri değildir o. Hem çok tatlı, hem de aşkı yaşla kısıtlayacak kadar dar görüşlü biri değil."

"Dar görüşlü mü?" Taehyung, geldiğinden beri ilk defa konuşmuştu. Yun Hee, meydan okurcasına mırıldanarak onayladı dediğini.

"Ya o Jungkook denilen kuzenin, pedofili bir manyaksa?"

"Yok devenin nalı!" Ju Kyung aniden çıkışınca, ona döndü bütün gözler.

"Pardon, bir anda tutamadım kendimi." Ju Kyung, kafasını eğdiğinde abim konuştu, Yun Hee'ye ithafen.

"Geçen sefer aşk ile konuştuğunda, kuzenini mi savunuyordun?"

Aklıma Yun Hee'nin sözleri geldi birden.

"Mesela biz liseliler, üniversite okuyan birine aşık olamaz mıyız?"

"Hayır..." diye başladı Yun Hee, yutkundu, cümlesini devam ettirdi.

"O üniversiteyi bitirdi."

Abimin 'hah' deyişiyle sinirini belli ediyordu.

"Buraya çağırabilir misiniz? Onunla erkek erkeğe konuşmamız gereken konular var."

Gözlerimi büyüttüm.

"Şimdi mi?"

"Evet, tam da şimdi." diye emir verdi abim. Yun Hee'ye döndüğümde gözleriyle onay verdi.

"Ben ararım." dedi, hemen ardından Yun Hee. Telefonunu çıkardı ve Jungkook'u aradı. İkinci çalışta açan Jungkook'la konuşmaya başladı.

"Kook, buraya gelebilir misin?"

...

"Şey işte, Jimin'in evine."

...

"Jimin, şey, Mi Young'un abisi."

...

"Ah evet, o işte. Aynen."

...

"Eun Woo mu yanında? 1 dakika."

Telefonu kulağından uzaklaştırıp, bize doğru döndü.

"Eun Woo yanındaymış, ne yapalım?"

"O da gelsin." dedi, abim direkt.

"Kanka, bu sana geçen çıkma teklifi eden çocuk değil mi?" Ju Kyung sırıtarak konuştuğunda, Yun Hee gülümseyerek onay verdi. Abimin yüzünün kaskatı kesildiğini gördüm. Taehyung'a baktığımda ise, çatık kaşlarıyla beni izlediğini fark ettiğimde, utançtan kafamı çevirdim hemen.

"Kook, Eun Woo da gelsin diyorlar."

...

"Tamam, konum atarım sana."

Telefonu kapattığında, ortamda yine sessizlik oluştu.

"Eun Woo denilen çocuk kaç yaşında?"

Abimin konuşmasıyla, Yun Hee cevap verdi.

"Bizimle aynı yaşta."

"Çok tatlı biri!" Ju Kyung aegyo yaparak söyleyince, güldüm. Aramızda en masum olan oydu.

Daha sonra aklıma Jungkook'un buraya geleceği gelirken, hemen telefonumu çıkardım.


bendisx:
Oppa, bunun bir oyun olduğunu unutma lütfen. Fazla ileriye gitmezsin, değil mi?

bananamilkjjk:
Bu bir oyun küçüğüm,
Görevim ise o aşığını kıskandırmak.
Merak etme küçüğüm, oyunlarda hep iyiyimdir ve görevimi en iyi şekilde yerine getireceğim ;)

𝐎𝐧𝐬𝐫𝐚「 KTH 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin