Aynada son kez kendime baktığımda, güzel göründüğüme kanaat getirirken, Ju Kyung'u bekletmemek amacıyla odamdan çıktım. Ju Kyung ve Eun Woo, yaklaşık 5 dakika önce gelmiş, ben ve Taehyung'u bekliyorlardı. Yun Hee, işi çıktığı için -işinin ne olduğunu bilmiyorum- biraz geç geleceğini, onu beklemememiz gerektiğini söylemişti.
Salona geçtiğimde, abimin beni süzmesinden sonra, ilk iltifatımı almıştım.
"Çok güzel olmuşsun Mi Young."
"Teşekkür ederim abi." Abim, bana gülümserken, bir anda kapıya bakıp konuştu.
"Birazdan Taehyung gelir."
Kafamı salladım. Daha sonrasında Ju Kyung'u döndüm.
"Çok güzel olmuşsun!"
O da aynı tepkiyi verdi.
"Sen de çok güzel olmuşsun!"
"Ve ben de!" Eun Woo, ikimizin arasına girerek konuştuğunda kahkaha atmıştık. Abim oralı bile olmazken, zil çalmıştı. Heyecanlandım bir an, adımlarımı hızlandırıp, kapıyı açtım.
Karşımda, gri takım elbisesiyle gözlerimi kamaştıran Taehyung vardı. Ciddi anlamda, öylece baktım bir süre ona.
"Mi Young, daha ne kadar dikileceğiz burada?" Taehyung, parmaklarını, gözlerimin önünde şıklatınca bir adım geriledim.
Rezil olmuştum, sanırım.
"Çıkalım mı artık? Başlar birazdan balo." Eun Woo konuşunca, onu onaylayarak, kapıya doğru ilerledik. Bu sefer bizi durduran abim olmuştu.
"Yun Hee."
Sustu, daha sonrasında ensesine kaşıyarak devam etti konuşmasına.
"O, gelmiyor mu?"
"Yok, o biraz geç gelecekmiş baloya." diye cevapladı, Ju Kyung.
"Anladım." Sonra kimse konuşmadı, evden çıktık ve taksi çevirip, balonun yapılacağı yere geldik.
İki katlı, büyük bahçesi olan güzel bir yer kiralamışlardı. İçeri girdiğimizde, hafif yüksek bir tonda çalan müzik, yavaş yavaş dans etmeye başlayan insanlar ve kendilerini açık büfede kaybeden insanlar vardı.
Az ileride bizim sınıfı görmemle, Taehyung'un kolundan tutup çekiştirmeye başlamıştım. Arkamızdan da hemen Eun Woo ve Ju Kyung geliyordu.
"Heyy Mi Young ve Ju Kyung geliyor!" Hee Kwan, bizi anons ettiğinde, bütün herkes bize döndü. Daha sonrasında Jeong In yanıma gelip, elimden tutup, kendi etrafımda döndürdü.
"Bugün çok hoş görünüyorsun Mi Young." Daha sonra, aynısını Ju Kyung'a yaptı.
"Neden kavalyeniz ben olmadım ki? Ne güzel hava atardım!" Jeong In dudaklarını büzdüğünde, gülümsemeden edemedim.
"Tüh, bir dahaki sefere artık!"
"Yanındaki kim?" dedi, Sun Min, Taehyung'u işaret ederek.
"Hmm, şeyy..." Onu hitap edecek bir kelime bulamadım.
Arkadaş? Abimin arkadaşı? Anonim olduğum kişi? Aşık olduğum kişi?
Ah, bunlardan hiçbirini diyemezdim.
"Kavalyesiyim." dedi, Taehyung. O an, yüzümde bir gülümseme belirdi.
"Okula gelmişti ya geçen." Hee Kwan, biraz imalı bir şekilde konuşunca, dudaklarımı ısırdım.
"Peki, şu kim?" Sun Min, bu sefer de Eun Woo'yu sorunca, Eun Woo kendisini tanıtmak amacıyla konuştu.
"Ben de Ju Kyung'un kavalyesiyim. Adım Eun Woo."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐎𝐧𝐬𝐫𝐚「 KTH 」
FanfictionAşık olmak sorun değildi; asıl sorun, abimin en yakın arkadaşına aşık olmamdı. @bendis_urania için yazılmıştır. Not: Yaşanmış bir hikayeden esinlenerek yazılmıştır. #kimtaehyung 1✨