1.6

4.9K 438 219
                                    

Yorum yapan elleriniz dert görmesin diyelim ve bölüme geçelim. Sizi seviyorum. ❤️

...

Yaklaşık 5 dakikadır, çıt dahi çıkmıyor, hint dizilerindeki gibi herkes birbirleriyle bakışıyordu. Ben, Taehyung'a, Taehyung, bana; abim, Yun Hee'ye, Yun Hee, abime; ve hepimizin üzerinde gezen bir çift göze sahip olan Ju Kyung.

Hemen ardından, zil sesi yankılandı. Ayaklandım hemen, kapıya doğru koşarken, arkamdan gelen birini tahmin etmek zor değildi. Kapıyı açtığımda, Eun Woo ve Jungkook'u görmemle mahçup bir ifadeye bürünmüş ve Jungkook'un son attığı mesajdan dolayı, vücudumu korku sarmıştı.

"Hoş geldiniz." dedi, hemen arkamda olan Taehyung. Arkama dönsem, göğsüne denk gelirdi yüzüm, o derece dibimdeydi. Bu, kalbimin hızlanması için ideal bir sebepti.

"Hoş bulduk." dedi Jungkook, samimi bir gülümsemeyle.

"Nasılsın bir tanem?" Jungkook yanıma gelip, saçlarıma dokunurken, gözlerim fal taşı gibi açılmış, arkamda duran Taehyung'un tepkisini merak ediyordum.

"İçeri geçsenize." Taehyung, emir verirken Jungkook'un keyfine gidecek olacak ki, gülümsedi.

"Olur." Ve ardından salona geçtiler. Eun Woo, geldiğinden beri Yun Hee'ye bakarken, sessizliği bozan abim oldu.

"Kızlar, siz Mi Young'un odasına geçin. Biz konuşalım." Yun Hee, ayaklandığında Jungkook'a seslendi.

"Kook, 2 dakika konuşabilir miyiz?"

Jungkook, ayaklanıp Yun Hee'nin yanına giderken Eun Woo, abime bakarak konuştu.

"Siz Jimin olmalısınız?" Abim sinirli bir şekilde onayladı.

"Evet."

"Yun Hee, hep sizden bahsetti bana. Ne zaman konuşsak, illa isminiz geçer diyaloglarımızda."

Ben dahil, Ju Kyung ve abim de şaşırmıştı. Ondan hoşlanan birine neden abimi anlatsın ki, diye düşünmeden edemedim.

"Ne olarak bahsediyordu?"

"Aslında-" Sözünü kesen, gelen Jungkook oldu. Biz istemeyerek, odama geçerken, onlar da salonda kaldılar.

...

"Nasıl dinleyeceğiz Yun Hee?"

Yun Hee, sinsi gülüşünü suratına yerleştirmiş ve elindeki telefonu yatağın tam da ortasına koymuştu.

"Buradan." dedi, hoparlörü açarken. Jungkook'u aramıştı ve böylelikle ne konuşsalar, biz de duyabilecektik.

Yun Hee, çok zeki kızdı, çok.

"Off çok zekisin kızım!" Ju Kyung aniden bağırınca, Yun Hee eliyle sus işareti yaptı hemen.

"Ses gitmesin." dedi, fısıldayarak.

"Tamam." Aynı ses tonuyla karşılık verince, hafifçe kıkırdadım. Daha sonra telefonun diğer ucundan gelen sesle sustum ve heyecanla dinlemeye başladım.

"Sevgili olduğun kızın, kaç yaşında olduğundan haberin var mı?" Taehyung'un kalın sesini işittiğinde, yutkundum.

"Evet, var. Ne olmuş yani?" Jungkook karşılık verince, Eun Woo arayı düzeltmek amacıyla konuşmuştu.

"Arkadaşlar, bence yaşın bir önemi yok. Bu kadar gergin olmayın lütfen. Ayrıca Jungkook hyung, birini incitmez asla."

"Kardeşimden uzak dur Jungkook. Sen de Yun Hee'den uzak duracaksın." Abimi dinlerken takıldığım tek nokta, Yun Hee oluşuydu.

"Neden Yun Hee'den uzak duracakmışım?"

Eun Woo tekrardan konuşunca, kimseden ses çıkmadı. O sırada, Yun Hee telefonu beklemeye alıp, konuştu.

"Geçen çekirdekleri, şuradaki çekmeceye koymuştun. Hâlâ orada mı?"

"Off çok heyecanlı!" Ju Kyung da konuşunca, dediği çekmeceye baktım ve gerçekten de çekirdek buldum. Yan masanın üzerinde olan tabağı, yatağın üstüne koyan Yun Hee'ye öylece bakarken, gelmem için işaret verdi ve daha sonrasında telefonu beklemeden çıkardı.

"Jungkook, Mi Young'dan uzak dur. Sınav senesi, bir ay sonra önemli bir sınavı var. Onu böyle saçma sapan aşk meselesiyle uğraştırma."

Hâlâ sınav diyor yahu...

Neyse.

Taehyung'un dediklerine karşı, Jungkook'un kıkırdayışını işittim.

"Mi Young, çok zeki bir kız ve derslerinde gayet başarılı biri. Ayrıca onun öz abisi değilsin sanırım. Adın Taehyung'tu, değil mi?"

Taehyung karşılık vermedi.

"O zaman onu bu denli düşünmenin sebebi ne? Kıskanıyor musun, duygu mu besliyorsun yoksa?"

"Ne saçmalıyorsun sen?!" Taehyung'un aniden sinirle bağırışıyla yerimde sıçradım.

"Sevgilimin yakınlarını merak etmem, gayet doğal değil mi?"

"Bir daha sevgilim dersen, seni kendi ellerimle öldürürüm!" Abimin yüksek çıkan sesiyle Jungkook'un kahkahası karışmıştı.

"Sizden medeniyet beklemeyeceğim. Ama bu konu için, Mi Young'u daha fazla üzmeyin. Özellikle sen Taehyung, umarım onu daha fazla üzmezsin."

"Hyung, artık gidelim." Eun Woo konuşunca, Jungkook'un sesi, bizim odaya kadar gelmişti.

"Yun Hee, Ju Kyung, sizi eve bırakalım kızlar. Geç oldu."

Çekirdekleri topladıktan sonra hepimiz odadan çıkınca, bütün gözler bizim üzerimize dikildi.

"Bu iş burada bitmedi." dedi abim, bana baktıktan sonra, Jungkook'a dönerken. Jungkook gülümsedi ve masanın üzerinde duran, Yun Hee'nin bitiremediği sodayı alıp, abime uzattı. Ve keyifle konuştu.

"İç, hazımsızlığa iyi gelir." Abimin cevap vermesini beklemeden, yanıma gelip saçlarıma bir öpücük kondurup, kulağıma 'iyi geceler' diyerek fısıldsdı.

Ve ben, tam da o an yemin ederim ki, hem abimin hem de Taehyung'un gözlerinde gerçek öfkeyi görmüştüm.

𝐎𝐧𝐬𝐫𝐚「 KTH 」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin