İşlerimi diğer günlere nazaran bugün daha erken bitirmiş çıkmıştım savcılıktan. Arabaya binip çalıştırdım. Onun çalışmaya başladığı bara gidecektim. Çalışmaya başladığını öğrendiğimde sinirden deliye dönmüştüm önce ama hemen ardından peşine birkaç koruma takmıştım. Barı da detaylıca araştırmıştım, neyse ki temiz bir yere benziyordu. Peşine taktığım korumalara rağmen günlerim onu merak etmekle geçiyordu. Dava açılalı bir süre olmuştu ama ben boşanmak istemediğimden süreç epey uzayacakmış gibi görünüyordu. Yuta'yı çok seviyordum ve asla kabul etmeyecektim bu boşanmayı. Evden ayrılmasıyla ondan hiçbir şekilde kopamayacağımı daha da iyi bir şekilde anlamıştım hatta. Yuta'da anlayacaktı bunu, tek yapmam gereken sabırlı olmaktı. Çok geçmeden çalıştığı mekana varmıştım. İçeriye girdim ve uzun koridordan geçtikten sonra barın olduğu kısma çıktım. Geçip oturmuştum bir yere. Gözlerim Yuta'yı arıyordu ve çabucak bulmuştu da. Gitarı elindeydi, bilmediğim bir besteyi çalıyordu, belki de kendi yaptıklarındandı. Üzerinde beyaz bir sweet altında yırtık kot pantolon vardı. Saçlarını arkadan toplamıştı, perçemleri önüne düşüyordu. En sıradan haliyle bile dünyanın en güzel insanıydı. Her bakışımda tekrar tekrar aşık oluyordum ona. Onu böyle şarkı söylerken görmeyeli uzun zaman olmuştu, sesi beni bambaşka yerlere götürüyordu sanki. Şarkı söylediği için mutlu olmalıydı ki gülümsüyordu arada bir. Gülümsemesini gördükçe bende mutlu oluyordum. Bu adamda hayran olmadığım tek bir şey bile yoktu. Benim için Yuta her şey demekti ve eğer onunla değilsem bir hiçtim ben. Şarkısını bitirip sahneden indiğinde beni ancak görmüştü. Gitarını bir köşeye bırakıp yanıma geldi. Sanki uykusuz ve yorgun gibiydi biraz.
''Yeni işimi tebrik etmek için mi geldin?''
Hafifçe gülümsedim.
''Seni görmek için geldim.''
''Ya da kontrol etmek için?''
''Sürekli aklımdasın, seni özlüyorum.''
Gözlerini kaçırmıştı. Onun da beni çok özlediği belliydi.
''Şu korumalara söyle peşimde dolaşmasınlar artık.''
Belli etmeyin demiştim ama sevgilim aptal değildi, anlamasına şaşırmamıştım yani.
''Güvenliğin için gerekli bu.''
''Ben tehlike altında değilim Mark, gayet iyiyim.''
''Senden sadece bir tane var Yuta, seni korumalıyım.''
Saçlarının önüne gelen tutamları düzeltmek istediğimde izin vermemiş ve biraz geriye çekilip kendisi düzeltmişti. Canımı nasıl yakabileceğini çok iyi biliyordu.
''Sizin korumanıza ihtiyacım yok savcı bey. Kendi başıma idare edebiliyorum.''
''Savcı bey'' kısmını özellikle vurgulamıştı. Bu vurgu sinir seviyemi biraz yükseltse de sakin kalmalıydım. Şu aşamada bir hataya yer yoktu.
''İşin bittiyse yemek yemeye gidelim, olur mu?''
''Sana ayıracak vaktim yok, eve gidiyorum.''
Arkasını dönecek gibi olduğunda kolundan tutup durdurmuştum onu.
''Senin evin benim Yuta. Öyle değil mi?''
Gözlerime öyle bir bakmıştı ki o an, bunu tarif edemezdim ama hem o hem ben darmadağın olmuştuk sanki. Cevabı ikimiz de biliyorduk ama şuan onun bu soruya cevap vereceğini hiç sanmıyordum. Tekrardan bir hamle yapmıştı ki yine yakalamıştım onu. Ancak bu sefer sendelemişti. Bir sorun varmış gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wasted Nights | YuMark
Fanfiction''Seni sevmek neden bu kadar zor Mark..'' [minific]