408 33 75
                                    


Arabamı park etmiş, kapısına yaslanmıştım. Yuta'yı bekliyordum, muhtemelen çıkardı yakında bardan. Elimde tuttuğum kolyeye baktım, eve geri bıraktığı kolyeydi bu. Bugün tekrardan takmasını istiyordum, hatta ben yeniden hep onun boynunda olmasını istiyordum. Üzerimdekinin iç cebine koydum onu yeniden. Belki 10 dakika geçmişti ki Yuta çıkmıştı bardan. Görmüştü beni hemen, biraz şaşırmıştı sanırım. Ama beni gördüğünden değil de üzerimdeki kıyafetlerden gibiydi bu şaşkınlık. Haksız sayılmazdı aslında, takım elbise yoktu üzerimde spor bir şeyler giymiştim. Normalde işimden dolayı hep takım elbiseyle olurdum, çok bayıldığım bir şey değildi halbuki. Yuta yanıma yaklaşırken yüzümde heyecanlı bir ifade olduğuna emindim. Her zaman olduğu gibi harika görünüyordu sevgilim.

''Sanırım geçerken uğramış değilsin.''

Kafamı salladım evet anlamında. Sonra aniden yüzümü kavramıştı eli.

''Buraya ne oldu? Kavga mı ettin biriyle?''

Yanağımdaki küçük çizikten bahsediyordu.

''Adliyede ufak bir kavga çıkmıştı da o esnada oldu işte, önemsiz bir şey.''

Aceleyle çekti elini. Omzunda duran gitar çantasını düzeltti.

''Neden geldin?''

Beklemeden yanıtlamıştım onu.

''Benimle randevuya çıkar mısın?''

Zaten büyük olan güzelim gözleri bir parça daha açılmıştı. O kadar sevimliydi ki hiç durmadan bütün suratına öpücüklerimi yerleştirmek istiyordum.

''Randevu mu..''

Tabi evli olduğum adama randevuya çıkabilir miyiz diye sormam biraz garipti ama mevcut şartlar altında bu şekilde davranmam gerekiyordu. Bakışlarımla onaylamıştım onu.

''Saçma gelmiş olabilir, ya da şimdi mi aklına geldi diye sormak isteyebilirsin bana. Ne söyleyeceksen de haklısın ama seninle vakit geçirmek istiyorum. Biraz eskisi gibi olsa kötü mü olur?''

İfadeleri belirsizdi ama ben bugün kolayca vazgeçmeyi düşünmüyordum.

''Biraz yorgunum, eve git-''

Elini tutmuştum hızlıca.

''Birkaç saat sadece. Lütfen.''

Bir şey söylememişti ama bir süreliğine gözlerime dalıp gitmişti. Tuttuğum elini çekti sonrasında.

''Nereye peki?''

''Umm, çok beklenmedik değil ama gittiğimiz zaman görürsün. Gidiyoruz değil mi?''

''Sadece birkaç saat, daha fazlası değil.''

Gülümseyerek arabanın kapısını açtım. Önce o sonra da kendim arabaya bindikten sonra çalıştırmıştım. Flört ederken lunaparka gitmiştik beraber, o zamandan sonra da hiç gitmemiştik sanırım. Aklıma gelince hoşuna gidebilir diye düşünmüştüm. Oraya giderken bir ara kırmızı ışıkta durduğumda kolyeyi cebimden çıkartıp ona vermiştim. Takmasını istemiştim ama takmamıştı, avucunun içine bırakmıştım bende. Takmayacak olsa bile onda olmalıydı. İtiraz etmeden cebine koymuştu bu sefer. Konuşmamıştı benimle, gidene kadar da camdan dışarıya bakmıştı. Bana böyle davranmasına neden olmuştum ya yok olmak istiyordum.. Varıp arabadan indiğimizde parmaklarımı onun parmaklarının arasından geçirip elini tutmuştum sıkıca. Şöylece bir ellerimize bakmış ama bir şey söylememişti yine. Bu suskunluğu o kadar çok üzüyordu ki beni..

''Epeydir gelmemiştik değil mi?''

''Hım, oldu baya.''

''Ne yapmak istersin şimdi, önce nereden başlayalım?''

Wasted Nights | YuMarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin