Camın önünde dikilmiş, deniz manzarasına bakıyordum öylece. Yeni evimize taşınalı bir süre olmuştu. Geçmiştekinin aksine her şey yolunda gidiyordu. Mark'ta çalışıyordu bende öyle ama artık tamamen farklıydı. Ne Mark eve geç saatlerde geliyordu ne de ben ağlayarak uyuyordum. İkimizde biraz değiştirmiştik kendimizi. Bana verdiği sözü tutuyordu o.. Şuan uçsuz bucaksız denize bakmak huzur veriyordu, hava da harikaydı bugün. Akşam sahile inmek güzel olabilirdi, Mark'la beraber yıldızları izlerdik. Mark.. Aniden gelip belimden kavramış, sarılmıştı bana. Boynuma öpücükler bırakırken gülüyordum, onunlayken mutluydum ben.
''Nasıl bu kadar güzel kokabilirsin, aklım almıyor hala.''
Derin bir nefes çekmişti ciğerlerine benim bedenimden.
''Akşam sahile gidelim mi Mark?''
''Gidelim, uzanıp yıldızları izleriz. Doğrusu ben genelde seni izlemeyi tercih ediyorum ama.''
''Evet keşke oyunbozanlık yapmasan. Ne zaman sana gökyüzünde bir şeyi göstersem bana bakarken yakalıyorum.''
Beni kendine doğru çevirmiş saçlarımın uçlarıyla oynamıştı. Gözlerinin içi gülüyordu adeta.
''Sen bana en güzel gökyüzünden daha güzelsin.''
Hafifçe koluna vurup ittirmiştim.
''Böyle numaralara kanmayacağımı biliyor olman lazım.''
Mutfağa gitmiştim yanından ayrılıp. Bir bardak su içecektim sadece ama peşimden takip etmeye devam ediyordu. İlgimi çekebilmek için elinden geleni yapıyordu. Sorsanız savcıydı ama benim yanımdayken bir çocuktan farksızdı.
''Ne diyorum biliyor musun, akşam sahile inmeden önce yemeği de dışarıda yiyebiliriz. Boşuna mutfakta zaman öldürmeyelim.''
''Fena fikir değil. Ama o zamana kadar ne yapsak?''
Yeniden kollarını sarmıştı belime. Mutfak tezgahıyla onun arasında kalmıştım.
''O zamana kadar her bir milimini öpmekle meşgul olabilirim, bence harika bir fikir.''
Şimdilik dudaklarına küçük bir öpücük verip çıkmıştım kollarının arasından. Salondaki koltuğa geçip tableti aldım elime.
''Sana bir şey dinleteceğim.''
Meraklı bir şekilde gelip yanıma oturmuştu. Bu aralar birkaç yeni beste yapmıştım onları dinletip fikrini duymak istiyordum. Kulaklıkları uzatıp oynatmıştım kaydı.
''Dikkatli dinle ve dürüst ol nasıl oldukları konusunda.''
Kafasını tamam anlamında sallayıp dinlemişti kayıtları. Sanırım hoşuna gitmişti, gülümsemişti dinlerken.
''Sana bunu nasıl söylesem..''
''Ne? Kötü mü olmuş yoksa?''
''Harika bir iş çıkarmışsın, gerçekten çok iyi.''
''Yalan söylemiyorsun değil mi?''
''Ne zaman gördün sana yalan söylediğimi, kırılıyorum ama.''
Sevinmiştim, Mark'ın beğenmesi önemliydi benim için. Tableti bir kenara bırakıp kafamı onun dizlerine koymuştum. Hemen saçlarımı okşamaya başlamıştı, boşta kalan elini tutup parmaklarıyla oynadım bende.
''Beğendiğin için mutlu oldum. Biraz fazla uğraşmıştım üzerlerinde, kötü olsaydı üzülürdüm.''
''Bence tekrardan çalışmaya başladığından beri kendini daha çok geliştirdin. Daha da iyilerini yapacağına eminim.''