Dört

3.6K 195 126
                                        

Kutay Sayer'in Ağzından

Yüzümde bir dakika eksilmeyen sırıtışımla arabama binmiş eve gidiyordum . Kardeşimi yıllar sonra tekrar görmüştüm . Kanlı ... Canlı... Karşımdaydı.
Bu çok güzeldi. Aynı zamanda da çok acı verici.

O masadayken onunla konuşamamıştım. Kendi kardeşimle konuşamamıştım... Ama gerçek sandığı abisi konuşmuştu...
Ne yalan söyleyeyim kıskandım. Biz varken ona abi demesi...

Kardeşim hiçbir şey hatırlamıyor... Beni , bizi hatta kendisini bile hatırlamıyor .
Bu sandığımdan daha çok acı verici... Eskiden bizi gördüğünde ne de güzel gelmek için çırpınırdı...
Ama şimdi bizi fark etmiyor...
Bizi görmüyor...
Bizi tanımıyor...
Biz onun için sokaktan geçen bir yabancıydık...

Yabancı... Kendi kardeşime yabancıydım..
Yabancıydık... Ve 14 yıl önce oraya gelen o beden bize yabancı olacak...
Hiçbir şey böyle olmayabilirdi...
Olmamalıydı... Belki de olmazdı .
Koruyabilirdik kardeşimi ... Ama yapamadık .. olmadı...

8 Mart ... O lanetli gün ...
Kardeşim gitti...
Başka bir aileye gitti...
Bizi unuttu , hatırlamadı...
Onun için biz yabancıyız...
Arkasında bir enkaz bırakıp gitti...
Arkasında bir sürü gözyaşı döken insan bırakıp gitti...
Yağmurlu gece de , o soğuk gece de geriye bıraktıklarını bilmeden gitti...
O yağmurlu gecede , geriye bıraktıklarına ne olduğunu bilmeden gitti...
O günden sonra daha gelmedi...
Kendi evine , kendi doğduğu evine gelmedi...
O günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı...

Kırıldım...
Ama ona değildi kırgınlığım...
Bizi unuttuğu için kırıldım...
Ailesini unuttuğu için kırıldım...
Başka birisine ' abi ' dediği için kırıldım belki de ... Ya da başka birilerini ailesi bildiği için kırıldım...
Kendime yediremiyorum...

Olmuyor işte ... Olduramıyoruz...
Yapıcaz diyoruz ama olmuyor...
Bu çok zor bir şeymiş...
Dışardan bakılınca kolay gözüküyor , ama içerden bakılınca zor olduğunu anlıyoruz...

Keşke dedim içimden keşke o lanetli günde gitmeseydin...
Seni özledim... Sadece sen ...

Eve geldiğimi anladığımda , arabayı evimizin otoparkına park ettim. Arabayı açıp indim ve yürümüye başladım. Bahçeye geldim ve cebimdeki evin anahtarını çıkardım.
Aslında zile de basardım ama keyfim anahtarla açmak istedi.
Kapıyı açtığımda salona doğru gittim . Salon da amcamlar da vardı .
Yani Sayer ailesindeki bütün üyelerin hepsi buradaydı. Bir kişi hariç...
O da boşluğunu dolduracak... İnanıyorum.
Güzel günlerimiz de gelicek... Bu kötü günleri unutucaz , en azından unutmayı deneriz...

Salonda benden iki yaş küçük olan kardeşim Mertle , benden üç yaş küçük olan kuzenim Batu'nun tartıştığını gördüm.
" Ya siktir git Batu , belanı benden bulma ! Bir de gelmiş , Zeynep senin gibi bir abiyi sevmez , en çok benim gibi kuzeni sever diyorsun " diyen Mertle onları umursamadan benden üç yaş büyük olan abim Furkan'ın yanına oturdum. Furkan abimin yanında ise en büyük olan abimiz Ediz abim vardı . Çok düşünceli gözüküyordu. Ve sürekli gözleri bir yerlere dalıp dalıp gözleri doluyor ya da sürekli Zeynepgil'in evinin orada ona bakıyor . Ve sürekli yoruluyor. Zeynep gittiğin de belki de en çok o yıkılmıştı . Kim bilir ...
Gerçi Zeynep'i bulduğumuzdan beri evin içindeki herkes düşünceliydi. O yüzden yorum yapmayacağım...

Batu bende ki değişikliği fark etmiş olmalı ki sorma gereği duydu .
" Kutay abi ? Niye sırıtıyorsun " demesiyle o zamana kadar sırıttığımı bile bilmiyordum. Ona alayla bakarak

" Kim sırıtıyor ? " dememle salondaki herkes bana tuhaf tuhaf baktı . Hatta bir sıra benden 2 yaş büyük kuzenim olan Doruk abi ateşime baktı . Sanki çok büyük bir şey dedim ya . Batu tekrar

Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin