Birer birer çevirdim kalın kitapların sayfasını.Yaklaşık bir haftadan beri yaptığım tek şey bu olabilirdi.Kulağım abimin ve kız arkadaşının çaldığı hafif piyano sesindeydi.Ama aklım nerede bunu söylemek çok zor.Gözlerim sararmış, şekillerle dolu kitaba öylece bakarken Müdür Aytuğ'yu ve Akademi'yi düşünüyordum.Bu iyi bir fikir gibi gözükse de bir türlü kendimi buna inandıramıyordum. Hayatın pahasına insanlara yardım etmek...Bu gerçekten güzel bir şey mi?Herkes her şeyin iyi olacağını söylese de ancak oraya gidince görebileceğim bunu.
Başıma giren amansız ağrı ve kapının gümbürtüsü beynimi ele geçiriyordu. Annem ve babam marketten yeni dönmüştü fakat kimse kapıyı açmadı.Tuğla gibi olan kitapları bir kenara itip merdivenlerden aşağı başımı tutarak indim.Kapı suç çetesine baskın yapılırmışçasına çalıp dururken elimi tokmağa götürdüm.
"Geldim."diyebildim ancak.
"Yeni dönem yılı için sizi almaya geldik."dedi beyaz ve altın sarılı üniforma giymiş muhafız.
"Evet biliyorum."dedim başımda ki ağrı daha da kuvvetlenirken."Annemlerde akademiye..."
"Hayır,onlar gelemez.Yalnızca siz. Lütfen hemen hazırlanıp bahçeye çıkın."diyip kapıyı sert bir şekilde örttü.
Aceleyle odama çıkıp baş ağrımı unutmaya çalıştım.Her şeyi valizlere yerleştirirken masamda duran kitaba yöneldim.Sadece bu kitaba bakmamıştım.Üzerinde Güç Matematiği ve Koordinatı yazan,gümüş yaldızlı ve kırmızı renkte olan kitaba baktım bir süre.İçini açınca Profesör Gizem Dağdelen yazısını ve profesörün biyografisine baktım.Ne kadar yaşlı olursa olsun bir ikili olduğu için genç ve tatlı duruyordu.O bir toz yutan ve şifa veren. Genç kalmasının sırrı da burada gizli.Aşağı inmem gerektiğini biliyorum ama okumaya devam ettim ki bu yararlı da oldu. Toz yutan gücünü en başarılı kullanan fantastik ve aynı zaman da savaşlarda düşmanını kör ettiği biliniyormuş.En çok korktuğum şey insanlara zarar vermekte olsa sonunda Profesör Gizem'in yaptığı gibi birilerine zarar vereceğimi biliyorum.Başımda ki ağrıyı daha da çoğaltmamak için kitabı kapattım ve favori derslerimden biri olan Güç Tarihi kitabının üstüne koydum.Çantamı sırtıma yerleştirip elimde ki bavulu merdivenlerden aşağı indirdim.
Abim bana yaşlar ile dolmuş gözleri ile baktı.Bir şeyler demesine gerek yoktu.Onun gözlerine baksam bile bir şeyler iyi olacağını düşünmem için yeterliydi.Yanında sırıtarak duran Adel sarıldı ilk bana.Sarı saçları ağzıma girerken o daha da sıkı sarıldı.Beni sevip sevmediğine bile emin değilim.Pembe gömleğinin simleri üzerime yapışmışken abime doğru ilerledim.
"Gel buraya."dedi bana sıkıca sarılırken."Her şey iyi olacak biliyorsun değil mi fantastik kız?"
Sadece başımı salladım kapıdan çıkarken.Siyah aracın sağına ve soluna geçmiş muhafızlar beklerken hızlıca babama sarıldım.Çok hızlı bir sarılma oldu bu.Aynı döngü böyle devam etti.
"Tatlım yapabileceğini biliyorum.Başarılar."dedi babam.
Arabaya bindiğimde annem evden çıktı ve koşarak yanıma geldi.Elindeki kolyeyi çıkartıp boynuma astı.Bir yusufçuk kolyesi...
"Bu...anneanneme aitti.Bir araba kazasında talihsizce aramızdan ayrıldı.Onu hiç tanımadım.Ama bu kolyenin onun için çok değerli olduğunu biliyorum.O gittikten sonra bunu çalışma odasında gizli bir çekmecede bulup almıştım.Annem bile bilmiyordur bunun bende olduğunu.Ona iyi bak olur mu?Umarım sende inandığın şeye tutkuyla bağlanırsın."dedi alnımdan öperken.
Aracın kapıları kapandı ve gökyüzüne hareket etti.Türkiye semalarında yüzüp hava kütlesini deldi.Ve işte karşımda duruyordu.Bedrapolis beni istiyordu.Galiba bende onu.
![](https://img.wattpad.com/cover/258294069-288-k707726.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fantastik Akademi "Yıldırım Çeken" -1 -ARA VERİLDİ- Devam Edecek...
FantezieBurası Gök Atlas Krallığı. Fantastiklerin yaşadığı on bir krallıktan sadece biri. Ben ise yıldırım çeken olduğunu henüz yeni öğrenmiş bir genç kız. Hayatımın normal olacağını düşünürken kendimi Fantastik Akademide buldum. Ve sadece bununla da kalmad...