Lavin başını iki yana salladı, bunu kabul etmedi. Gözyaşları beyaz yanaklarına damlalar halinde süzülmüştü. Hıçkırıklarını tutamadı: "Babalık böyle bir şey değil baba, babalık ben küçükken düştüğümde, elimden tutup yardım edendi. Ama şimdi, sen beni...
Eve girdiğimde elimde marketten aldığım kraker vardı. Bahçe misafir dolmaya başlarken odama çıktım, odamda Gülten Hanım'ın beni beklediğini görünce kaşlarımı çattım. Kapıyı kapatarak yanına gittim: "Neden buradasınız?"
"Tabi ki sana yardım etmek için güzel kızım. Ilk makyaj ve saçını yapalım sonra gelinliğini giyersin. Hadi gel otur." Bunalmış bir nefes verip aynanın önünde ki sandalyeye oturdum.
Saçımı düzleştirerek açık bıraktık, makyajımıda yeşil gözlerimi öne çıkartacak siyah tonlarında far kullandık, rujumu kırmızı sürdük ve hazırdım, sadece gelinliğimi giymek kaldı.
"Hadi, gelinliğini giy." Ayağa kalkıp yatağın üzerindeki gelinlik diyebileceğimiz oldukça açık gelinliği elime aldım. Kısa sürede kıyafetlerimi çıkarmış ve gelinliği giymiştim, dolabın boydan aynasından kendime baktım.
{ Gelinliğin resmi medyada, yorum bırakmayı unutmayın. }
Gülten Hanıma 'nasılım' bakışı attım. "Maşallah Lavin kızım, çok güzel oldun."
Gözleri dolmuştu, aynadan ona baktım ve içten bir gülümsemeyle karşılık verdim: "Teşekkür ederim, Gülten Hanım."
Kapı çaldığında, Gülten Hanım: "Girin."
Sarp smokinini giyinmiş, saçları jöleli karizmatik bir şekilde odaya girmişti. Yüzünde anlamadığım soğuk bir hava vardı, bana bakmadan direkt Gülten Hanıma bakmıştı.
"Bize izin verir misin Gülten?" Başımı onaylı sallayıp odadan hızlıca çıkıp kapıyı kapattı.
Sarp mavi gözlerini sonunda bana döndürdü, beni süzdüğünde bedenim titremişti.
"Gelinlik sana çok yakışmış," deyip önüme adımladı; "Ve sende ayrı güzel durmuş, Bayan Karahan."
Bayan Karahan...
Boynuma baktı, Pusat'ın verdiği kolyeyi hala çıkartmamıştım. Arkama geçti, "Saçlarını yukarıda tut." Kolyeyi çıkartacağını anladığımda bugünlük izin verecektim. Saçlarımı tutup yukarı kaldırdım, parmakları huylandırıcı bir şekilde omzumda dolaştı, ardından kolyenin kilidini açtı. Boş kalan elimde kolyeyi tuttum, elimi aşağı indirecekken: "Indirme!"
Uyarısıyla hareket edemedim, bu sert tavır da neydi böyle?!
Cebinden iki kutu çıkardı, biri küçük kırmızı yüzük kutusuydu, diğeri siyah kare bir kutuydu. Ikisini arkamızda ki yatağa bıraktı ve kare olan kutunun içinden sırt tarafından uzun bir kolye çıkartıp arkama geçti.
Boynuma takarken sordu: "Marketten ne aldın Lavin?" Sesi ifadesizdi...
Aynadan yüzüne baktım: "Kraker."
O sırada boynuma ve sırtıma uzanan kolyeyi takmıştı. Sade, biraz taşlı ama güzeldi, bu benim zevkimdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
