Medya: PUSAT
13. BÖLÜM "ÖZÜR"
Sarpın gözleri deli olmuş gibi gözlerime bakıyordu, burnundan soluyordu ve alnında biriken ter damlaları vardı. Beni kenara çekerek kapıyı açtığında önünde Pusat duruyordu.
Sarp yumruklarını sıktı; "Şerefsiz!" Pusatı odanın ortasına itip yere düşürdü, üstüne çıkıp yumruklarını yüzüne geçirmeye başladı. Ellerimi ağzıma kapatıp bağırdım; "Sarp!"
Beni duymuyordu, bağırdı; "Benim olan her şeyi neden takıntı yapıyorsun şerefsiz piç?!"
Pusat onu üzerinden itti ve doğruldu, burnu ve kaşı kanıyordu. "O senin değil, onu zorla yanında tutuyorsun."
"Kes sesini orospu çocuğu!" Sarpın önüne çökerek ona sarıldım.
"Hayır, yapma."
Sarp ayağa kalkıp beni bileğimden tutarak kaldırdı, yerde Pusata tekrar baktı ve bağırdı: "Ondan uzak dur!" Odadan hızlıca çıktı. Hızlı adımlarla aşağı indik, clubte ki çoğu kişinin yüzü bize dönmüştü.
Arzunun sesini duymuştuk ama ona bakmadan clubten çıktık. "Buldun mu?"
Arzunun aklına uyup topuklu giydiğim için hızlı yürüyemiyordum, otoparka girdik ve arabaya yaklaştığımızda beni arabaya döndürüp yasladı ve kendi 1 adım mesafe önümde durdu.
O kadar bir bağırdı ki başımı yere eğmiştim. "Beni kandırdın!"
Birşey diyemedim, şuan ne dese haklıydı. "Tuvalete gidiyorum bahanesiyle Pusatın yanına mı gittin?!"
O kadar bir bağırıyordu ki gözlerim dolmuştu, belki bu güne kadar kimse bana bu şekilde bağırmamıştı. "Cevap ver bana?!"
Otoparkta kimsenin olmaması bir mucizeydi. Kısık bir sesle konuştum; "Özür dilerim."
Dibime geldiğinde gözlerimden bir damla yaş akmıştı, kısık ama hırlar şekilde konuştu; "Neden?! Daha bir hafta önce ne konuştuk biz seninle Lavin!"
Ona korkarak kırmızı gözlerle baktım. Devam etti; "Ne istediğini söyle bana? Bende olmayıp onda olan şey ne söyle?!"
Korkuyordum, hemde çok... "Hiçbir şey."
Tekrar bağırdı; "O zaman neden seni her yalnız bıraktığımda yanında o soluyor?!"
Buna verecek bir cevabım yoktu. "Cevap yok, çok güzel!"
Sarp geri çekilip sinirle haykırarak sıktığı yumruğunu arabanın arka camına geçirdi. Cam paramparça olmuştu.
"Sarp!!" Ona yaklaştım ama elini kaldırdı; "Bana, sakın dokunma!"
Elinin kemik tarafları fazla kanıyordu, arabanın şoför koltuğuna hızlıca oturdu, arabayı çalıştırdı, gitmesine izin vermeden bende bindim.
Direksiyonu sımsıkı tutuyordu. "Aşağı in!"
"Üzgünüm." Koyulaşmış yeşil gözleri bana döndüğünde bende yaşlı gözlerimle ona baktım. Gözle görülür bir şekilde titriyordu. Önüne dönüp gözlerini iki saniye kadar kapatıp ilerledi.
Yarım saatlik yolu 10 dakikada gelmiştik, Sarp 100le gidiyordu. Eve vardığımızda hızlıca arabadan çıkıp eve ilerledi, bende arkasından koşmuştum. Kapıyı açıp içeri girdik, hizmetli bize şaşkın şaşkın bakmıştı, hızlıca merdivenlerden yukarı çıktı. Hızına yetişemiyordum, koridorda durup beni bileğimden tutarak odasına çekiştirdi. Içeri girdiğimizde odasını hiç görmediğimi farketmiştim, simsiyah ve aralardaki gri eşyalar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞİM OL
Roman pour AdolescentsLavin başını iki yana salladı, bunu kabul etmedi. Gözyaşları beyaz yanaklarına damlalar halinde süzülmüştü. Hıçkırıklarını tutamadı: "Babalık böyle bir şey değil baba, babalık ben küçükken düştüğümde, elimden tutup yardım edendi. Ama şimdi, sen beni...