0.6

1.3K 91 24
                                    


Derek eve girdiğinde her şeyi beklerdi ama kapının yanında oturmuş, dizlerini kendine çekmiş ve kafasını kendisine çektiği dizlerinin üstüne koyan bir Stiles beklemezdi. Bu insan bozuntusu böyle bir şeye nasıl cesaret eder. Fazla zorlanmadan her zamanki gibi soğuk bir şekilde konuştu.

"Sen buraya nasıl girdin"

"Bilmiyorum"

Derek önce Stiles'ın  dalga geçtiğini sandı ve gözlerini devirdi ama yerden gelen hıçkırıkla işin ciddi olduğunu anladı. Stiles'ın yanına çömelip kafasını yukarı kaldırdı. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözler, yüksek ihtimalle ısırdığı için moraran dudaklar, şişmiş göz altları...Bir süre Stiles ağlayınca neden kendisinin canı acımış gibi hissettiğini düşündü Derek ama şuan karşısında evine nasıl geldiğini bilmeyen bir Stiles vardı ve öncelik onundu.

"Stiles iyi misin ne oluyor yine?"

"Bilmiyorum"

Stiles kafayı sıyırıyordu ve neden olduğunu bilmiyordu. Bir anda kendi kendine hadi kafayı yiyelim demiş ve ruhu da hemen kabul etmiş gibiydi. Hiçbir şey hatırlamıyordu. Karşısındaki adamla en son ne konuştular hatırlamıyordu. Bugün neler yaşadı hatırlamıyordu, buraya nasıl geldi hatırlamıyordu...Hatırladığı tek şey bir çift kırmızı ışıktı.

"Hatırladığın bir şey yok mu Stiles?"

"V..var s..sanırım"

"Anlat. Sakin ol bekle sana su getiriyim"

Derek kalkıp hızlı bir şekilde bir bardak suyu Stiles'a içirdi. Bardağı  yanına yere koydu ve tekrar Stiles'a döndü. Şimdi Stiles'ta Derek'e bakıyordu. Biraz daha sakinleşmişti ve dudaklarını araladı.

"Aslında buraları bilirim ama her şey yer değiştiriyormuş gibi geldi..."

"Ne?"

"Ben hatırlamıyorum sanırım senin arkandan gelirken kayboldum. Sonra da iki kırmızı ışık görünce nereye gittiğimi bile bilemeden koşmaya başladım ve bir yere çarptım sanırım evinin herhangi bir yerine. Sonra da içeri girdim."

"Kapı?"

"Açık kalmış"

Bir süre ikisi de sessiz kaldı Derek onu konuşturmak için ne soracağını bilmiyordu. Aklında kırmızı gözlerin kendisinin olma ihtimalini tartıyordu ki bu düşünce diğer tüm düşüncelere ağır basıyordu. Kesik kesik aklına bir şeyler geliyordu arkasından gelen bir insan...Kokusunu alamamıştı çünkü uzaktaydı ama seslerini duyuyordu. Kim olduğunu bile bilmeden koşmaya başladı ve izini kaybettirinceye  kadar koştu. Sonra... sonra durup bir yere oturmuştu ve yanındaki çalılıklardan gelen sesle oraya atlamıştı. Yaptığı en büyük hatalardan biri de buydu. Stiles'ın orda ne işi vardı ki.

Düşüncelerini Stiles'ın dudaklarından duymak istediği son şey olan iki kelime bozdu.

"Nesin sen?"

Bu iki kelime Derek'in başından aşağı sert şeyler yıktı. Bu kadar dikkatsiz olamazdı. Yanındayken kokusunu almaya fırsat bulamadan önüne atlamıştı. Şimdi buna cevap nasıl cevap verecekti.

Stiles hala şiş gözlerle kendisine bakıyordu. Derek ise hiçbir yere bakamıyordu. Ellerini saçlarının arasına geçirmiş , bir yandan saçlarını çekerken bir yandanda kafasını koltuğa koyup nefes alıyordu.

"Derek sen...nesin?"

Derek cevap vermemekte kararlıydı. Çünkü konuşursa iki kelimeyi yan yana getiremeyeceğini biliyordu.

"Tabi haklısın...Gözlerimin rengini değiştirip yanaklarıma kadar inen tüylerle beraber ön dişlerimden akan salyalar mesela bun..."

Stiles dediklerini şimdi farketmiş gibi sustu ve gözleri irileşti.

"Sen kurt? Kurt musun"

Derek aniden bakışlarını Stiles'a çevirdiğinde Stiles hala büyümüş gözleriyle ona bakıyordu. Derek sadece kafasını salladı. Bir şey diyemiyordu. Sürünün lideri olarak bu kadar sorumsuz olamazdı.

"Sen şimdi her dolunayda dönüşen kurtadam mısın"

Stiles çok heyecanlanmıştı. Hayatında kaç kere kurtadam görmüştü ki. Diziler ve filmlerdekini saymazsa öyle bir şey olduğuna bile inanmıyordu.

Derek yine başını salladı. Stiles elini Derek'e uzatıp kendisine bakmasını sağladı.

"Hey hey bu böyle bir tavır sergileyeceğin bir durum değil bu harika bir şey."

Stiles Derek'in gözlerinin içine bakarken bakışları biraz daha aşağılara Derek'in dudaklarına kaymış olabilir.

"Seni evine bırakayım...Daha iyi misin?"

Stiles kafasını kaldırıp Derek'e baktı ve kafasını salladı. Derek'te güzel anlamında bir şeyler yapınca evden çıktılar. Hava çok güzeldi ve hafif hafif rüzgar kendini hissettiriyordu.

"Yürüyelim mi?"

Stiles Derek'e yönelttiği soruya cevap beklerken Derek yine kafasını salladı. Stiles ise gözlerini devirdi. Şehire inanılmaz bir sessizlik hakimdi ve Stiles bundan memnundu. Bazen sessizlikte en güzel çığlıktır tabi dinleyene...

Evin önüne geldiklerinde Stiles Derek'e dönüp gözlerinin içine baktı. Ne kadar güzel gözleri vardı bu adamın...Daha onu ilk gördüğünde farketmişti gözlerinin güzelliğini ama bu kadar yakından bakınca içindeki parlamayı bile görüyordu.

Şuan Stiles kahkahalarla gülmek istiyordu. İlk başta soğuk davrandığı adamın gözlerinde ki parlamayı görecek kadar yakındı ama gülemezdi. Yarın bu adamın suratına nasıl bakacaktı. Gözlerini sonunda Derek'in kolundan sarmasıyla yeşil gözlerden ayırdı. Derek Stiles'a gülümsemiyor ya da herhangi bir sıcaklık belirtisi göstermiyordu.

Stiles eve girip kendini yatağa bıraktıktan sonra Derek'in yeşil gözlerini ve o yeşil gözlerin kırmızıya döndüğünü hayal ederek uykuya kendini teslim etti.

Deri Ceketli Kurt Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin