2.8

403 38 16
                                    

•Stiles•

Sabah kalktığımda Derek evde  yoktu ve kafamdaki bantta çıkmıştı. Daha doğrusu ben çıkarmıştım. Bandı bir anda çekip kafamın tekrar kanamasına neden olmuştum ve hala yandığını hissediyordum.

Saate baktığımda daha Derek'in dersinin başlamasına bir saat vardı ve evde yoktu. Düne dair hatırladığım tek şey Derek'in bana umarım rahat edersin Stiles demesiydi. Onun dışında hiçbir şey hatırlamıyordum.

Yaklaşık yarım saat sonra kapıya girmeye çalışan anahtar sesiyle kapıya koştum ve daha kapı açılmadan ben açtım.

"Ihm, siz mi geldiniz?"

"Evet, biz geldik..."

Derek Mila'yla beraber içeri girince ben de kapıyı kapatıp arkalarından gittim ve Mila'yı almak için kollarımı uzattım. Derek'te Mila'yı bana verip yukarı çıktı. Ben de hala gözünden uyku akan Mila'yı yatırmak için arkasından çıktım.

"Sen beni özledin mi kızım?"

Odaya girdiğimde Derek bir kahkaha atıp lafa daldı.

"Seni özlemediğine eminim hatta Scott'ın yanında gayet mutluydu hain..."

"Nasıl bizim yanımızda olmadan mutlu olursun kız,"

Mila söylenenlere hiç kulak asmadan kafasını omzuma yatırdı ve o an aww çok tatlı diye bağırmamak için kendimi çok zor tuttum. Derek'te aynı halde gibiydi ama çözemiyorum dudaklarını birbirine bastırmış, kaşlarını da havaya kaldırmıştı.

Mila'yı beşiğine bıraktıktan sonra aşağı inip kapıyı açmış ayakkabılarını giyen Derek'in yanına gittim.

"Kahvaltı yaptın mı Derek?"

"Hı hı"

"Yalan söyleme bana...ceketini unutmuşsun"

"Merak etme Stiles uğraşmanı istemiyorum giderken yerim bir şeyler ceket için teşekkür ederim."

"Bir şey de-" sözüm suratıma Derek tarafından kapanan kapıyla kesildi.

Pekala şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Nereye gitmem ya da ne düşünmem gerektiğinde. Kendi kuyumu kendim kazıyordum ve bunu dün kendi içimdeki volkanı Derek'e püskürterek dindirmeye çalışmıştım. Kısacası hiçbir şey yolunda gitmiyordu. Derek ve Mila dışında.

Tam 20 hafta boyunca, hamile olmadan önce, FBI ajanı olmak için çalışmıştım. Sonuç, koca bir hiç...

Bu koca hiçlikten sonra kendimi her gün bara giderken bulmuştum, her gün...Her gün gittiğim barda artık param bitmeye ve borçlanmaya başladım yaklaşık 50 bin lira borcunun olduğunu bilmiyordum...pekala yalan söylemeye gerek yok borçları kapatmak için köyü yollara sapmıştım ve bu daha da kötü sonuçlanmıştı. İşin kötüsü bunu Derek'e söylememiştim, söyleyememiştim. Ne kadar pişman olduğumu anlatamam ama cidden hangisine pişman olduğumu bilmiyorum. Bunu bir tek Scott ve babam biliyor, ellerini bana uzatıyorlar ama ben tutamayacak kadar utanıyorum. Kendi düştüğüm kuyudan onların yardımıyla çıkmak beni daha çok mümkünmüş gibi çok daha fazla utandırıyordu.

Hiç bir iş bulamıyordum. Kimse beni yanına almıyordu, hızlı bir şekilde çok para kazanmam gerekiyordu ama böyle bir iş yoktu olsa bile beni almıyorlardı.

Mila'nın yanına çıkıp yanına yattım ve hafifçe beşiğini salladım. Babasının yaptığı şeyleri öğrenseydi benden nefret ederdi sanırım ama Mila'dan önce Derek vardı ve onun benden nefret etmesini istemiyordum. Hiç kimsenin benden nefret etmesini istemiyordum ama bende kendimden nefret ediyordum.

Bunları düşünürken yatakta uyuyakalmışım ve beni uyandıran şey Mila'nın ağlamasıydı. Ağlama sesini duyduktan sonra zıplayarak ayağa kalktım ve ayağa dikilip Mila'ya baktım.

"Ne oldu, acıktın mı? Susadın mı?"

Mila bana kollarını uzatıp kucağıma almam için işaret verince onu kucağıma aldım ve mutfağa indim. Mila'yı sandalyesine oturttuktan sonra su dolu biberonu ağzına verdim ve ben de sandalyeye oturup elimle gözümü ovuşturdum.

Saate baktığımda Derek'in gelmesine iki saat kalmıştı ve ortada yemek yoktu. Mila'nın içmeyi bırakıp yere düşürdüğü biberonu aldım ve bir kenara koydum, çocuk şakılarından birini açıp  bir yandan Mila'ya göz kulak olup bir yandan yemeği hazırladım.

Masaya çatal ve kaşıkları koyduktan sonra Mila ile az önce hazırladığım yoğurdu aldım ve koltuğa oturdum. Büyük bir savaş vererek yoğurdu yedirdiğimde Mila midesindeki her şeyi yere boşalttı.

"Hadi ama kızım ya ben sana onu yedirmek için ne kadar uğraştım...nasıl acıkmamış olabilirsin ki"

Sahte bir şekilde ağlıyormuş gibi yaptığımda Mila'da ağlamaya başladı ve onun numara olmadığı kesindi.

"Tamam gözünü sevdiğim bir şey demedim ki...ağlama lütfen."

Mila son zamanlarda fazla ağlıyor ve her şeyi ağzına atıyordu, tahmin edebileceğiniz her şeyi televizyon kumandasından, telefona...parmağından, tişörtlerine kadar her şeyi.

Mila'yı susturup koltuğa bıraktığımda koşup banyodan bir bez aldım ve tekrar salona gittim Mila hala aynı yerde duruyordu ve kıpırdamıyordu hala eli ağzındaydı ve elini çiğniyordu.

"Oldu sanırım, oldu mu Mila? Gözükmüyor değil mi?"

Mila artık oturmayı öğrendiği koltukta dediğimi anlamış gibi öne eğildi ve tam düşerken onu yakalayıp tekrar koltuğa koydum.

"Şaka yapmıştım, o kadar da değil"

Mila'yı yerde bırakıp tekrar koşarak banyoya gittim ve bezi rastgele bir yere atıp aynı hızda salona koşarken mutfağa doğru emekleyen Mila'yı gördüm. Emeklemeye başlamıştı zaten ama koltuktan nasıl inmişti. Ah, evet unutmuşum o Derek Hale'in kızı...Tanrı bilir üstünden bile atlamış olabilir.

Mila'yı alıp tekrar koltuğa koyacakken açılan kapıyla yönümü değiştirdim ve içeri girip ceketini asan Derek'in yanına gittim. Mila Derek'i görür görmez kollarını uzatıp kesik kesik "baba" diye mırıldandı. O an Derek elindeki anahtarı düşürürken bende Mila'yı düşürmemek için sıkı sıkı tutmaya başladım.

"Ne dedin sen?" Dedi Derek hala şoku atlatamadan ve eğilip anahtarını alıp onu da cebine koydu.

"Baba mı dedi o sanırım ben çok yoruldum."

"Sen gelinceye kadar konuşmayı bırak mırıldanmadı bile olana bak, bana demedi sana dedi"

"Kimin kızı be..aferin kızıma sen boşver babanı bana demeye devam et..."

Derek yanımdan daha önce hiç görmediğim bir gülümsemeyle geçince ben de gülümsedim...

•Derek•

Mila'yı kucağıma alıp salona geçerken gülümsediğimin bile farkında değildim hatta öyle ki evin içine yayılan yemek kokusuyla karışınca yorgunluğumu unutmuştum.

Mila'yı da alıp mutfağın kapısını ittirip ayağımla tuttum ve Stiles girince ayağımı çektim.

"Yemek yedin mi Mila?"

"Hıı bir yedi ki sorma..."

"Ne oldu"

"Bir kase yoğurt ya sadece bir kase yoğurt kızım dedim bir kerecik dedim tabağını dedim bitirsen ya dedim bitirdi ve yediği her şeyi yere boşalttı.

"Ben yediririm sen becerememişsin"

Dediğim gibi de yaptım Mila'nın yemeğini yedirdim ve hiçbir zorluk çıkarmadı.

Mila yemeğini yedikten sonra gidip beşiğine bıraktım ve geldiğimden beri endişe kokusu burnuma yemek kokusundan daha fazla gelen Stiles'ın yanına oturdum ve elini tuttum evet elini tuttum.

"Evet artık neler olduğunu anlatabilirsin Stilinski. Nasıl borçlandığını ve para kazanmak için kimi altına aldığını ve en önemlisi bunu benden nasıl sakladığını."

Biraz sert başlamış olabilirim ama o benim hayat arkadaşım ve her şeyi bilmem gerekiyor...

Deri Ceketli Kurt Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin