Kafamı salladığımda babam beni kucakladı ve yatağa koydu. Ardından yanıma uzandı ve bana sarıldı. Ben ona sarılmadım ama itiraz da etmedi.
Uyandığımda yataktan düşmüştüm. Biraz sonra Hawks babam içeri girdiğinde geceyi görevde geçirdiğini anlamıştım. O beni süzüp güldükten sonra üstünü değiştirip yattı.
Bende üstüme bol bir tişört üstüme de gri eşofman giyip aşağı kata indim. Babam barda oturmuş bir şeyler atıştırıyordu. Yanına gidip Kurogiri'nin Akira ile bana yapmış olduğu tostu yedim. Akira ile konuşmuyorduk ama o masanın altından elimi tutunca gülümseyerek ona döndüm. O da bana gülümsediğinde içimde bir şeylerin hareket ettiğini fark ettim. Kahvaltı bitince ben altıma siyah bir tayt üstüme de siyah uzun bir tişört geçirdim. Kafama da siyah şapka ve yüzüme siyah bir maske yakınca artık tanınmıyordum. Arka kapıdan çıkıp babamın arabasına bindiğimizde babam arabayı çalıştırmadan önce bize döndü:
-Şimdi gideceğimiz yerde sizin yaşınızda çocuklar olacak. Onlarla savaşabileceğiniz kadar güçlü olduğunuza eminim. Bir ormanda antrenman yapıyorlar. Biz de bir baskın yapıp oradan Bakugou adında sarı, diken saçlı bir çocuğu alacağız anlaştık mı?
Kafamızı salladığımızda babam da arabayı çalıştırdı. Ormana vardığımızda çoktan akşam olmuştu. Hava sakindi ve çocukları da dağdan görebiliyorduk. Shigaraki, Twice, uzun zamandır görevde olan Toga bile vardı. Bize planı anlattıklarında ben de kafamı salladım. Önce herkes yerlere geçti. Ben tek başımaydım. Babam tüm ormanı alevleri ile kaplayınca artık bir şeyler hareketlenmeye başlamıştı. Kendimi garip hissediyordum. Sanki damarlarımda kullanılmak için güç akıyordu. İçimdeki enerji dışarı patlayacak gibiydi.Aşırı güçlü ve yenilenmiş hissediyordum.
Belki kanatlarım ile havada gözlem yaparak Bakugou denen çocuğu bulabilirdim. Kanatlarım oldukça küçük görünüyordu ama takmadım ve kanatlarımı zorlayıp uçmaya çalıştım. Uçamıyordum ama arkamı döndüğümde kanatlarımın kocaman olduğunu gördüm. Şaşkınlıkla baktığımda beni gören babam da büyülenmişti. Gülümseyip ona el salladığımda bu sefer havaya yükseldim. Havada giderken Bakugou ve onun yanında birkaç çocuk gördüğümde hemen önlerinde indim.
Sanırım artık güçlerimi kullanma vaktiydi. Herkes şaşkınlık ile bana bakarken özellikle de yarı kırmızı yarı beyaz saçlı çocuk bana dikkatli dikkatli bakıyordu. Gerçekten onla benzediğimizi o da fark etmiş olmalıydı. Kimin nesiydi bu çocuk? Ateşimi tüm vücuduma yaydığımda kanatlarımdan çıkan ateşli tüyler ile kızları meşgul ederken bir yandan da diğer çocuklar ile savaşmaya çalışıyordum. Yarısı kırmızı yarısı beyaz saçlı öne çıkıp bir ateş dalgası gönderdiğinde benim ateşim ve onun ateşi birbirine girmişti. Ateşi güçlüydü ama benim kadar değildi. Bu yüzden aniden büyük bir buz yığını yaptı ve onları görmemi engelledi.
Kızlar kanatlarımla uğraşırken Toga da yardıma geldi, bu sayede ben de erkeklere geri döndüm. Buzu saniyeler içinde yaktığımda havaya uçtum ve kanatlarımı vücuduma sarıp Bakugou denen çocuğun üstüne gelirken bana gelen ateşten kendimi korudum. Kollarım ile onu tuttuğumda bana binlerce küfür edip üstüme patlamalar yapsa da bırakmaya niyetim yoktu. Elimi tam boğazında tuttuğumda.
- Sana zarar vermek istemiyorum, dedim.
Donuk bir şekilde bana baktığında hareket etmeyi kesti. Hava da Kurogiri'nin yaptığı geçidi görünce oraya uçtum. Babam sırıtarak Bakugou'yu aldığında Mr.Compress da onu ve bir çocuğu daha kendi küçük mavi toplarının içine tıkmıştı. Shigaraki, Toga, Akira ve diğer herkes çoktan geçitten gitmişti. Ben, babam ve Kurogiri de gideceğimiz sırada:
-Todoroki şimdi! Diye bağırdığında yeşil kıvırcık saçlı çocuk, adının Todoroki olduğunu öğrendiğim diğer çocuk ve herkes bize doğru koşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚖𝚢 𝚏𝚊𝚝𝚑𝚎𝚛𝚜
FanfictionHawks ve Dabi'nin kızı olmak mı? (Kitapta yaşlarla ilgili mantık hatası var herkesi reşit düşünerek okuyun)