6; and it ended here,

248 42 14
                                    



O gün kafanı çevirmeseydin, belki de seni öpebilirdim. Ve büyük ihtimalle okkalı bir tokat yer, en ufak şansımı da yok ederdim.

Kızarmış yanaklarını görünce kıkırdamış, ve önüme dönmüştüm.

Artık otobüsün çıkardığı seslerden ve kokudan rahatsız olmuyordum. Çünkü buram buram sen kokuyordun. Sana bakınca sesler de kesiliyordu. Sadece seni görüyordum. Her yer karanlık oluyordu ama sen parıl parıl parlıyordun. Beni de parlatıyordun.

Güneş ve ay gibiydik.

Gerçi hâlâ güneşin ve ayın kim olduğu hakkında tartışıyoruz.

Dinlediğin şarkının melodisi de daha netti. Beraber yolu izliyorduk.

Sonsuza kadar seninle o otobüste, o şarkıyı dinleyerek yolu izleyebilirdim.

Sana tekrardan baktığımda biraz mayışmıştın. Saçın yine önüne gelmişti.

Önce önüne gelen saçlarına dikecektin gözlerini.

Sonra üfleyecektin yavaşça.

Tekrar üfleyecektin, bu sefer daha hızlı.

Önünden gitmeyince biraz sinirlenecek, hırsla kulağının arkasına sıkıştıracaktın ve yüzünü buruşturacaktın.

Kırışmış burnun ve hafifçe kızarmış yanaklarınla çok daha tatlıydın şimdi.

Gülümsemeden duramıyordum ben de.

Kocaman gülümseyip kafamı önüme eğdim.

Başımı kaldırdığımda beni izlediğini gördüm. Bana öyle güzel bakmıştın ki, küle dönmüştüm.

Hala gülümserken mırıldandım.

"Kim Jisoo."

Sen de gülümsedin.

"Kim Jennie."

Jennie.

Kim Jennie.

Bu ismi ölene kadar unutmayacaktım.

Gerçi, öldükten sonra bile unutacağımı düşünmüyordum.



Gerçi, öldükten sonra bile unutacağımı düşünmüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



— 😚💓

end of spring ℓ jensooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin