Her şeyden önce bir şeye açıklık getirmek istiyorum. Bu daha çok sitem etmek gibi. Mesela bana yazıyorsunuz ki "yeni bölüm at. Artık ne zaman yeni bölüm gelecek. Çok uzun sürmedi mi?" Ama bakıyorum bunları diyen kişi ne Vote atmış ne bir yorum yapmış. İnsan kırılıyor. Tamam ben bunlar için yazmıyorum ama hakettiğim değeri de görmüyorum. Gerçekten bir şey yazasım gelmiyor. Umarım buraya kadar da okumuşsunuzdur. Tamam bazılarınız abartıyor hatta yorum konusunda 😅 ama okuyup okuyup bir şey yazmamanız veya bir yıldızı çok görmeniz de kırıyor yani. O zaman yeni bölüm falan da istemeyin benden. Yeminle yazasım gelmiyor parmaklarım harflere basamıyor. Eskiden ne yazsam beğenirdim şimdi yazdığım her şeyi siliyorum. Biraz daha böyle devam ederse hiçbir şey atmayacağım galiba sadece kendim için yazacağım. Kendim okuyup mutlu oluyorum ama sadece hazırda olan bölümlerimi. Yeni bölüm yazamıyorum çünkü artık.
Neyse umarım keyifle okursunuz...
(Eğer yukarıda yazdıklarımı okuduysanız ben keyifle de yazmıyorum artık net kötü son bitecek arkadaşlar sonra demeyin vah böyle vah şöyle. Çünkü komple kafamda bitsin gitsin istiyorum. Aklımda iki final vardı zaten. Kararlaştırıp kötüyü seçicem galiba.)
Neyse bu son iyi günlerimiz diyip keyifle okuyun :)
Eşyaları arabaya yerleştiriyorduk. Benim eşyalarım eski arabama, Emma'nın eşyalarını da Eric'in arabasına koymaya karar verdik. Emma kitaplarınıda alacağı için daha mantıklı bir yoldu.
Yarın gidicektik. Günler eşyaları toplamakla geçmişti. Yola çıkacağımız için az da olsa heyecanlıydım.
Son kararımıza göre Emma Eric'in evinde yaşamaya karar vermişti. En azından biz ayrı bir eve geçene kadar.
Arada Eric'e bakıyordum. Belki o farkında değildi ama sürekli Emma'yı izliyordu. Gerçekten de aşık olmuştu galiba. Ya da bize öyle geliyordu.
Eşyaları taşıma işi bitirdikten sonra kendimize kahve yapmıştık. Eric ve Emma bir koltukta ben ve Tiger da bir koltuktaydık.
"Kahve içerken aklıma geldi. Geçen dediğin o dizi neydi?" Dedi Emma.
Eric telefonunu çıkartıp onunla ilgilenirken Emma çenesini Eric'in omzuna koyup telefona bakmaya başladı.
Eric bir şeyi gösterirken kısa bir süre Emma'ya baktı. Ardından hafifçe gülerek telefona döndü.
Tiger'a bakınca sırıttığını gördüm. Tiger kahvesini sehpaya koyup elleriyle kalp işareti yaptı. Sonra da göz kırptı. Gülerek ona bakıyordum. Bende buna karşılık ona öpücük gönderdim. Kalbini tuttu. Hiç 30 yaşındaki bir adama uygun davranmıyordu.
"Bu seri muhteşem. İzledin mi?" Diyerek Emma telefonu Eric'den aldı.
"Pek zamanım olmadı."
"Ciddi olamazsın."diyerek Emma telefonu geri verdi.
"Aslında haklısın." Diyerek Eric telefonu aldı. "Heyecanlı mısın? Sonuçta artık burada yaşamayacaksın."
"Yıldızları özleyeceğim galiba."dedi Emma üzgün bir şekilde.
"Yıldızların en çok gözüktüğü yere seni götürürüm merak etme."dedi Eric gülerek.
"Tiger bende güneşin batışını çok seviyorum biliyor muydun?" Dedim Tiger'a dönerek. Bir yandan da ayağımın ucu ile onu dürtüyordum.
"Biliyorum." Dedi gülerek. "O kadar seviyorsan erken kalkıp güneşi izleyebilirsin."
Kaşlarımı kaldırdım. "Peki. Kiminle izlediğim de pek umurunda olmaz o zaman." Diyerek kahvemden içtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Bir Ölüm
ActionMavi Bir ölüm 2 Ben Lily... Ama herkes beni Sapphire Blue olarak tanır. İki yıldır şer şeyden ve herkesten uzaktaydım. Kendimce Blue'yi öldürmeye çalıştım. Ama hayat beni tekrar intikam peşinde koşmaya zorladı. Ben Sapphire Blue doğmamış kızım için...