8. Bölümden bir alıntı bıraktım. Şu aralar ruh sağlıyım pek iyi olmadığı için pek bölüm atmıyorum. Sorry canolar ...
Yıldızları unutlayın Lütfen :')Kapı açıldığında Eric ilk asansörden çıktı. Bizi bekleyen biri olduğu belliydi.
"Patronum istediğiniz kişiyi getirttirdim. Ne yapmalıyız?" Kız Eric'in gözlerine bakıyordu. Normalde kimse bir patronun gözlerinin içine bakamazdı. Korkarlardı.
"Sana ne dediysem onu."diyerek Eric odasına girdi. Kadın bana döndüğünde bir an duraksadı.
"Senden ne istedi?" Kollarımı göğüsümde birleştirdim.
"B-bunu size söyleyemem."
"Neden?"diyerek ona doğru bir adım attım.
"Ç-çünkü Eric Bey öyle istedi." Diyerek geri gitti.
"Patron dicektin galiba?"
"E-evet. Patron öyle istedi. Zaten bi-birazdan öğrenirsiniz." Diyerek hızla yanımdan gitti.
Emma sırıtarak bana bakıyordu. "Demek Sapphire Blue böyle biriymiş."
Gözümü kırptım. Tiger'da Eric'in odasındaydı. Bende odaya girdim.
Eric odayı değiştirmişti. Daha genç işi bir oda olmuştu.
"Asistanını korkuttu mu yoksa?" Dedi Eric kağıtlara bakarken.
"Kekelemesi hep var mıydı?"
Gözlerini bana çevirdi. "Artık var."
"Sen ne işler karıştırıyorsun?"diyerek kendimi koltuğa bıraktım.
"Yaklaşık beş dakika sonra öğrenirsin." Kapıya vurulunca sırıttı. "Belki daha erken. Gel!"
Kapı açılınca içeriye üç kişi girdi. Birinin elleri bağlıylı. Bu biriyi tanıyordum. Max!
Emma nefes dahi almadan adama bakıyordu.
Eric silahını alıp Max'in yanına yürüdü. Arkadaki adamlar Max'i tutuyordu
Son... Artık neler olacak benden kestiremiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Bir Ölüm
AksiyonMavi Bir ölüm 2 Ben Lily... Ama herkes beni Sapphire Blue olarak tanır. İki yıldır şer şeyden ve herkesten uzaktaydım. Kendimce Blue'yi öldürmeye çalıştım. Ama hayat beni tekrar intikam peşinde koşmaya zorladı. Ben Sapphire Blue doğmamış kızım için...