1.4

1.9K 239 230
                                    

şimdi bu bölümle beraber ficin oy ve yorum konusunda çöküşüne apaçık şahit olmaya hazırım, benim suçum olduğu için yorum yapmıyorum shqhejwbwkqjdksd

neyse siz yine de yıldızı boyamayı unutmayın, iyi okumalar.





Kapımın önünde siyah saçlı, çatık kaşlarıyla etrafı izleyen, yirmi bir yaşlarında ve bir seksen beş civarında huysuz çocuğun teki duruyor; eğer dün ona emrivaki yaparak gelmesini söylemiş olmasaydım kapıyı açacağımı pek düşünmüyorum.

Kapı deliğinden onu izleyip kendimi hazırlama gereği duyduğum süreçte yaz aylarının ılık meltemleri alnının üzerine düşen saçlarıyla zarif bir dans eşliğinde sallanıp duruyordu; Etingera Elatior, Krizantem ve papatyalarımdan yükselen hoş kokular burnunu kaşındırmış olacak ki arada bir küçük burnunu kırıştırıp gözlerini kırpıştırıyor. Ve benim ona kapıyı açacak cesaretim hâlâ yok.

"Biraz daha kapıyı açmazsan çekip gideceğim, aptal."

Homurtusunu duyduğum gibi irkilip elimi kapı koluna attım, yüzüme küçük bir gülümseme yerleştirdim ve kapıyı açtım hızlıca, "O kadar sevimliydin ki dalmışım." diye mırıldandım hafifçe omuzlarımı silkerken. Bu sırada gözlerinde ki sinirli ifade kayboldu, yerini daha baygın bakışlar aldı ve ben şimdiden girdiğimiz saçma sapan iddianın kaybedeni olduğumu anlamış oldum, pekâlâ kedisinden pek de korkmuyordum hatta ona biraz ben baksam hayvancağıza iyilik yapmış bile sayılırdım.

"Eve almayı planlıyor musun?" diye sordu, ki gerçekten o an aklımdan geçmiyordu, ben de sessiz sessiz kapının pervazına çekilip geçmesi için ona yol verdim.
"İkimiz de yetişkin insanlarız ve şayet, üzerime saldıracak olursan avukatımı aramaktan hiç çekinmeyeceğim Soobin, lütfen bak, hâlâ gencim."
Koyu kahve irisleri benimkilerle buluştuğunda üzerinde bulundurduğu alayı çok net hissediyordum ve alışmış olduğumdan mı bilinmez, artık o alay üzerimde çok da bir etki bırakmıyordu.

"Neden sana saldırayım ki? Biriyle karıştırmış olmayasın?"

İçeri geçti. Ardından kapıyı kapattım ve başımı kapıya yasladım titrek bir nefes verirken. Gözleri üzerimde olduğunda, tüm cesaretimi kaybediyor gibi hissetmeme asla engel olamıyordum; bakışları üzerime tuhaf bir ağırlık çökmesine neden oluyordu, yıllar öncesine dair en az geçmişim kadar sisli, kapalı, belirsiz tuhaf bir ağırlık.

Umrumda olmayan şeyleri hatırlamadığımı söylemiştim ona, kısmen doğruydu fakat benim tüm geçmişim zihnimin izbe bir köşesine çekilmiş; küçük, unutulmuş, öylesine bir kutunun içine kilitlenilmişti zaten. Onu hatırlamıyordum, ona ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu, Choi Soobin kim onu bile bilmiyordum.

"O konuyu kapattık sanıyordum, üstelik senden özür diledim." diyerek kollarımı göğsümde bağlarken o geniş holü geçmiş, arka bahçeme açılan salona doğru ilerlemişti. Bir tarafı duvar yerine tamamen cam olduğundan, ki bunu gururla söylüyorum, yemyeşil, canlı çiçek örtüm gözlerinin önüne serildi. Bazen benim bile isimlerini unuttuğum fazlasıyla tür vardı, onları seviyordum, belki de hiçbir zaman yalnız kalmayışımın tek sebebiydiler. Ve anladığım kadarıyla, Choi Soobin'in bana olduğu gibi çiçeklerime de alerjisi vardı.

İzlediğim sırtından yüz ifadesini göremiyordum, "Baya etkili bir özürdü." diye mırıldandı sessizce. Sonra da başını hafifçe çevirip omuz üstünden bana baktı, "Ne yapmayı planlıyorsun şimdi benimle?"

"Bekle." dedim anında, o da bu süreçte bana doğru dönmüş ne diyeceğimi bekliyordu sahiden. "sana alışmam lazım, hep böyle misin? Yani birilerini her an öldürmeye hazır gibi?" yüzümde ki gergin gülümseme her geçen saniye ortamı iyice tuhaflaştırıyordu, farkındayım.

boy with flowers | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin