2.2

1.1K 128 68
                                    



"Bu ne?"

Choi Yeonjun içtiği suyu masaya bırakıp sevgilisinin tuhaf gözlerle incelediği kahverengi, deri ciltli bir defterin sayfalarını karıştırışını izledi. İnce parmakları teker teker sayfaları çevirip genç çocuğun içine yapıştırdığı kuru taç yapraklarına bir anlam yüklemeye çalışıyor, anlamıyor olsa da görüntüsünün hoş olduğunu düşünüyordu.

Seul'de Temmuz ayları feci nemli geçer. Sokaklar gün ışığının yakıcılığıyla parlar, şehrin hâlsiz kalabalığı belli bir saatten önce dışarıya çıkmamak için soğuk terler döker, akşam üzerleri ise insanların oluşturduğu nahoşluk işlek caddelerde netçe gözlenebilirdi.

O vakit ise gün henüz ışıyor, ufukla cebelleşir gibi yüzlerine vurup vurup geri çekilen güneş ışınları saniye saniye keskinleşirken Yeonjun'un gözleri de aynı zaman diliminde yavaşça kısılıyordu. "Defter." diye mırıldandı uykulu bir sesle, cevap namında. Soobin, kısaca bir karşısındaki oğlanda göz gezdirmiş, verdiği cevaba göz devirmişti. "Görebiliyorum." diye mırıldandı kısıkça, Yeonjun ise esneyip yatağında bir köşede oturan Soobin'in yanına kıvrılmıştı. Başını bağdaş kurduğu bacaklarına yaslayıp kucağında tuttuğu defterin sayfalarını çevirdi. "Çiçek rehberi." diye mırıldandı yine aynı uyuşuk sesiyle. Bu sırada Soobin onun kahve tutamlarını sevmeye başlamış, sorar gibi bir mırıltıyla devam etmesini istemişti. "Bu yapraklar da senden aldığım çiçeklere ait."

Soobin bunu duymayı beklemediğinden bir süre konuşamamış, Yeonjun ise gülmüştü o hâline. "Onları kuruttuğunu için kızmadın bana değil mi?"

"Çok kızdım." defteri kapatıp Yeonjun'un da başını bacaklarından çekmesini sağladı, genç çocuk ise uyku esrikliğiyle başını Soobin'in  yastığına devirdi. Gece bir şeyler izleyerek sabahlamayı isteyen kendisiydi ama saatlerdir uykum var diye de sızlanıyordu, üstelik gözünü yummamakta da şu saate kadar ısrarcıydı. Soobin yatağında beş saniye sonra uykuya dalacağına emin olduğu çocuğun yanına uzanıp kollarını beline sardı ve sırtını göğsüne çekti dikkatlice, sonra da ensesine 'tatlı rüyalar' demenin yerini tutan ufak öpücükler bıraktı, belini okşayıp iyice mayışmasını sağladı. "Neden şimdi gösterdin bana?"

"Öyle işte." esner gibi çıkan sesinden sonra Soobin'in dudakları iki yanına kıvrıldı, uykusu varken çok sevimli oluyordu sevgilisi.

"Defterin son sayfası neden boş peki?"

Yeonjun kıpırdanıp arkasındaki bedenin kolları arasında rahat bir konum edindikten sonra gözlerini yumdu. "Sonuncu çiçeği henüz almadım." dedi mırıltıyla, göz kapakları ağırlığını sürdürüp vücudunda bitik bir hissin tesirini ortaya çıkarırken.

"O hâlde son sayfayı ben doldurmak istiyorum, olur mu?"

"Senin benden bir çiçek alman gerekiyor bu durumda, hm?"

"Sanırım öyle."



-



yeonjun:
soobin
neden yüzüme bile bakmıyorsun son iki gündür?

iletildi.

gururlu biri olsaydım hayatta yazmazdım.

iletildi.

gel gör ki değilim,
o yüzden bana bir açıklama yaparsan sevinirim çünkü her şey daha da kötüleşiyor açımdan.

boy with flowers | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin