2.1

1.4K 144 190
                                    




yarın birilerinin sınavı varmış
ahshdgfshshgw :*

düzenlemedim uyuya kalmak üzereyim çünkü, bir hatam varsa ileride gelecek olan insanlara rezil olmamam için belirtirseniz çok mutlu olurum 🤲

oy vermeyi ve en çok da yorum bırakmayı lütfen unutmayın çünkü yazma isteği özellikle de şu okul günlerinde pek de içimden gelen bir şey değil, yorum gördükçe geliyor !!!

ben çok uzatmadan aşağıya kaçıyorum, iyi okumalar çiçeklerim <3









İki sene öncesine kadar çiçeklerle uğraşmayı sevdiğim söylenemezdi. Onlar hakkında hiçbir şey düşünmezdim, fakat baktıkça içime doğan huzurun Ağustos sıcağından hemen sonra gelen yağmurlar gibi ruhumu sessize çekip ardından tüm endişelerimi kısa bir süreliğine de olsa yıkayıp unutturduğunu bilirdim. Onları seyretmek bana keyif veriyordu şu anki gibi bir bağımız olmasa da, gerçi olmasını da istiyor muydum, sanmam.

Sadece yine bir Ağustos günü geceyi öperken, şimdilerde ismini dahi hatırlamadığım yaşlı bir adamın serasının önünden geçiyordum. Aslında hiç vaktim yoktu dönüp bakmaya yine de boş vermişliğimden mi bilmiyorum, onları seyretmeye kendimi kaptırmışken gördüğüm bir çiçek adını bana o kadar çok merak ettirmişti ki içeriye dalıp vaktini kitap okuyarak geçiren o yaşlı adama son kelimelerimi kullanacakmış gibi bir heyecanla sormuştum ismini. Çiçeği ona işaret ederken ve ne kadar güzel olduğunu sayıklarken bana güldüğünü hatırlıyorum. Huzur doluydu gülüşü, sahip olmak isteyip ulaşamadığım ne varsa o adamın çizgi çizgi olup yüzüne gömdüğü yaşanmışlıklarının arkasına saklanmış gibiydi. Birkaç dakikayı orda devirip elime tutuşturduğu çiçeği "kendinden bir parçaymış gibi davran ona." diyerek bana hediye ettiğinde hissettiğim gerginlik pek tanımlayabileceğim türden olmasa da hâlâ o günkü duygularımı çok net hatırlayabiliyordum. Üzgün olduğumu söyleyip kibar bir gülümsemeyle çiçeği ona iade ederken nedenini sormuştu, gerginlikten öteki tarafa ayak basıp geri çeker gibi bir hâlim vardı o sıra. Sorumluluk alamayacağımı biliyordum, bir çiçek bile olsa, zira henüz kendime dahi sahip çıkabildiğimi sanmıyordum ve her şeye fazla noksandım. Fakat neden bilmiyorum dürüstçe bunu söylemek yerine çiçeklerin solmaya açtığını ve buna katlanamayacağımı kaçırdım ağzımdan. O an içten içe çiçeklere farklı baktığımı hissetmiştim, hayatımda hep bir yerleri varmış da ben yeni keşfediyordum sanki. Ya önceden çok nefret etmişim çiçeklerden ya da çok sevmişim, ortası olmayıp karışıklıklarıma iyice Arap saçı olmuştu ummadığım kelimelerin keza zihnimden değil de kalbimden bir yerlerden dökülmesi.

Adamın güzel gülüşü anbean ufalıp belki de toy hâlimle anlamını pek anlayamayacağım türden belli belirsiz bir gülümseyişe bürünmüştü. Buruşuk, hanımeli kokan elleri sırtımı sıvazlayıp bu sefer dudaklarından değil de gözlerinden soruşuna şahit olduğum neden sorusu korkutmuştu beni. "Gideyim ben artık." diyerek kaçarcasına ayaklanmıştım çok geçmeden, biliyordum çünkü o Ağustos sıcağının nereye varacağını. Yine de tahminim gerçekleşmeden saatler önce, ertesi gün o çiçeği oradan almaya gitmemi sağlayacak bir şey söyledi ve sonuç olarak ben o yaşlı amcanın yaşanmışlıklarına büründüğünü düşündüğüm kırışıklıklara sahip olmadan bir parçasını yaşatmaya devam ettim.

"Miniğimi kim üzmüş benim?" Annemin çocuksu sesi kulaklarıma iliştiğinde bitki çayımla eski odamın penceresinden ufuğa yapışıp kalmış güneşin turuncuya çalan ışınlarını izlemekle, belki bi' de
bir-iki yıldırdır aklımın yanından es bile geçmeyen o amcanın anında hatırıma düşüşünü düşünmekle meşguldüm. Ayrıca komidinin üzerinde koca bir peçete yığını vardı ancak neyseki anneme kötü görünmüş olmalıyım ki ses etmedi ya da kovmadı beni. En azından henüz.

boy with flowers | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin