3- MEZARLIK

43 16 96
                                    

Bölüm şarkısı: Konuya Fransız/ Hallice Halim

3.Bölüm: Mezarlık

Bir bebek öldü,
Bir annenin feryat edişleri doldurdu kulaklarımızı,

Bir kuş uçtu,
Bir gün doğdu,
Bir bebek doğdu,
Bir kadın anne oldu,
Ve bugün bir kadın evladını kaybetti.

Binlerce bebek doğdu dünyanın dört bir yanında, binlerce insan öldü dünyanın dört bir yanında.

Yeni doğan her can için bir can kopartıldı.

Bugün koparılan o binlerce kişiden biriydi Uray,
Bugün feryat eden binlerce kişiden biriydi İzem.

Onun ölümü bir aileye, bir bebeğe can vermişti,
Onun ölümü bir anneye, bir sevgiliye ölüm olmuştu.

O ölmüştü.

Bir daha geri gelemeyecekti,
Bir daha gülemeyecek,
Nefes alamayacak,
Varolamayacaktı.

O yok ölürken yok etmişti.

Dört bir yanını sarmış duvarlar üstüne geliyordu, saatlerdir beklediği hastane koridorunda delirmek üzereydi... delirmişti.

Ağlamaktan kızarmış gözleri, ameliyathanenin kapısından bir milim kıpırdamıyor, yaşam belirtisi vermiyordu.

Gözlerini ne zaman kapatsa gözlerinin önüne gelen görüntüler nefesini kesiyordu.

Nefesini kaybetmişti, nefes alamıyordu.

Öylece duvarın dibine oturmuş bekliyordu, neyi beklediğini bile bilmiyordu.

Belki, diyordu, belki bir mucize olur, belki bana geri döner, belki nefes alır.

2 Hafta Sonra...

Bir mucize olmamıştı, ona mucizeleri inanmasın söyleyen adam ona mucizeleri asla olamayacak aptal düşünceler olduğunu öğretmişti.

Geri dönmemişti,

Nefes almamıştı,

Kaybetmişti, tekrar ve tekrar, her seferinde oldugu gibi kaybetmişti.

Bu kaybediş kaybedişlerin en kötüsüydü.

İki haftadır bir kez konuşmamıştı, yemek yememiş, ise gitmemiş, öylece durmuştu, sindirememişti olanları, canını yakmıştı bu ani ölüm.

O şimdi tek günlük ömrü kalmış bir kelebekten halliceydi.

Konuşamamıştı, ne diyecekti ki, onu neden kurtaramadıklarinı mı soracaktı yoksa yine kendini mi suçlayacaktı ne yapabilirdi ki, sadece ağlamıştı, elinden bu geliyordu Ağlamak.

Iki haftadır yaptığı gibi sessizce çıktı evden, mezarlığın birkaç sokak gerisinde bir çiçekçiye uğradı, saksıda duran papatyalardan aldı, gözleri elleriyle sıkıca sardığı papatya saksısında, aklı uzak diyarlardaydi.

Bedeni buradaydı ama ruhu, ruhu uzaklardaydı hiç burada olmamıştı.

Üzerinde ki siyah beyaz puantiyeli kısa kollu, diz kapağının birkaç parmak altında biten elbisesi, ellerinde bir saksı dolusu papatya, morarmış göz altları, ölü bir ruh ve tek bir mezar.

MEVT(ARA VERILDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin