1

332 18 33
                                    

*

Eunwoo, siyah renkli lüks arabasını kaldığı rezidansın otoparkına girerken saat gece üç buçuğa yaklaşıyordu. İçeri girerken gördüğü uyuyan güvenlik görevlisi ile yüzünde bir gülümseme oluştu. Az sonra arka koltukta uzanan adam ile yaşayacağı müstehcen hareketleri görmeyeceği için bedeni iyice rahat etmişti. Kendisi ünlü bir bankada yöneticiydi ve dört senedir Avrupa'da yaşamasına rağmen ülkesine beş ay kadar önce geri dönmüştü. Eşcinsel olduğunu kimse bilmiyordu, ki ülkesinde eşcinsellere Avrupa'daki kadar sıcak bakılmıyordu. Özellikle, bir banka yöneticisinin eşcinsel olduğu öğrenilirse itibarı zedeleneceğinden dolayı banka büyük bir kar kaybı yaşardı.

Ancak arka koltukta yatan adam da en az onun kadar varlıklı olduğundan ve bir süredir tanıştıklarından dolayı onun, kendisine bir şey yapacağını düşünmüyordu. Çünkü en son ilişkiye girdiği oğlandan ayrılmak istediğinde, kendisine şantaj uygulamış ve parasını alıp öyle hayatından çıkmıştı. Hala daha o çocuktan nefret ederdi.

Arabayı park ettiği sırada arka koltukta bir hareketlilik oldu. Arabayı durduracağı sırada arkadaki adamdan ses geldi. "Motoru kapatma." Başta neden böyle bir istekte bulunduğunu anlamamıştı, ama adamın sesinde işittiği baskınlık motoru kapatmamasına yetmişti.

Arkadaki adam, oturur pozisyona geldikten sonra dikiz aynasında Eunwoo'ya baktı. "Gözlerimin içine bak." Tanıştığından beri kibar olan adamın şimdi bu kadar otoriter bir sesle kendisine seslenmesi Eunwoo'yu heyecanlandırmıştı. Avrupa'dayken, İtalyan bir oğlan da aynı bu şekilde oldukça kibar biriyken yatakta sertti. Şimdi de böyle biri ile karşılaşmış olmak Eunwoo'nun aklının başından alınmasına yetmişti.

Arkadaki adam bir anda elini Eunwoo'nun ağzını kapatmıştı. Hala adamla göz göze olan Eunwoo, adamın gözlerindeki ve gülüşündeki şeytani ifadeyle içini kaplayan şehvet büyük bir hızla yerini paniğe bırakmıştı. Yerinden kımıldayamıyordu. Adam güçlü bir şekilde tutması ile birlikte Eunwoo, vücudunun kabiliyetini kaybetmişçesine kaskatı kesilmişti. Derin nefesler alıyordu. Öyle ki aldığı nefes sesleri arabanın motorundan gelen sesle yarışıyordu.

Fakat, aniden sağ tarafında hissettiği acı ve vücuduna giren cismin soğukluğu ile kalakalmıştı. Paniğine bir de şok eklenmişti. Adam kulağına doğru yaklaştı. "Kan sıcağını hisset!" diye fısıldadı. Daha sonra bıçak vücudundan usulca çıkarken bu sefer karnına hızla saplandı. Eunwoo adamın dediği gibi kan sıcağını falan hissedemiyordu. Aldığı kesik soluklar ile birazdan hayata son vereceğini anladığından ölüm soğuğu iliklerine işliyordu. Giderek bilincini kaybetti.

Katil, adamın hareketsizliğini gördükten sonra arabadan indi. Vücudunu şöyle bir gerdikten sonra etrafına baktı. İçeri girerken arkada uzandığı için kameralarda gözükmemişti, ancak şimdi çıkarsa kameralarda gözükecekti. Bakışlarını bu sefer güvelik görevlisinin hala içeride uyuduğu kulübeye çevirdi. Hızlı adımlarla o tarafa doğru giderken kafasındaki tilkilerde bir o kadar hızlı çalışıyordu.

Kulübenin kapısını hızla açıp güvenlik görevlisini sarstı. "Arkadaşım fenalaştı yardım edin! Şu tarafta!" Güvenlik görevlisi aniden uyandırılmasının etkisiyle ne olduğunu tam idrak edemeden adamın dediği yöne gitmek için hareketlendi. Kulübeden çıkıp az önce kendisini uyandıran adamın gösterdiği araca doğru ilerledi. Aracın yanına geldiğinde arkasında kalan adam elindeki bıçağı güvenlik görevlisinin boğazını tam şah damarından kesmişti. Kesmenin şiddeti ile az ilerideki duvar güvenlik görevlisinin kanı ile boyanmıştı. Zavallı adam orada son nefesini vermişti.

Katil, güvenlik görevlisini Eunwoo'nun arabasının arka kapısını açmış ve adamı oraya yerleştirmişti. Katil, Eunwoo'ya baktığında ufak ufak nefesler aldığını görmüştü. Elindeki bıçağı bu sefer Eunwoo'nun sağ kulak memesinin oradan boğazının sol tarafına doğru kesti. Kan oluk oluk akmaya başladı. Katil, kapıyı kapatıp hızla kulübeye koştu. Kamera kayıtlarını almalıydı çünkü birinde alenen gözüküyordu. Kulübeye girince ilk iş olarak monitörün fişlerini çekmiş ve bilgisayar kasasını kucakladığı gibi oradan uzaklaşmaya başladı. Bu olayı önceden planladığı için kiraladığı ve yakınlara park ettiği arabaya doğru ilerledi. Kasayı arabanın bagajına bıçakla birlikte koydu. Alkollü olduğu için yolda çevirmeye takılma gibi bir riski göze alamayacağından yakınlarda olan açık otoparka doğru arabayı sürdü.

"Yeriniz var mı?" diye sordu, karşısında hafif uykulu genç adama.

"Yerden bol ne var? Uzun kalacaksan eğer biraz daha arkalara park et istersen." dedi karşısındaki adama, genç adam.

Cevap vermeden aracı arkalara doğru sürdü. Arabayı biraz kuytu köşe bir yere park ettikten sonra otopark çıkışına doğru ilerledi.

"İki gün kalacak. Bir şey olmaz, değil mi?"

"Yok, ne olacak burada, hiçbir şey olmaz. Bıraktığın gibi alırsın." dedi güven veren sesiyle genç adam. Otopark ücretini ödedikten sonra taksi bulmak amacıyla biraz caddeye doğru adımladı. Az ileride bulduğu taksiye bir el işareti yaptıktan sonra araca bindi. "Nereye?"
"Gangnam." dedikten sonra taksi şoföründen aldığı bir baş selamı ile araba hareket etmeye başladı. Temiz iş çıkarmıştı. Üzerinde hiçbir leke yoktu. Arkasında kanıt bırakmadığından da oldukça emindi. Yüzünde tatmin olmuş bir gülümseme vardı şimdi. Üzerindeki kıyafetin bileklerini düzelteceği sırada bileğine sıçramış ufak kan lekesi gözüne ilişti. Hiçbir panik belirtisi göstermeden seri bir şekilde bileklerini kıvırdı, bu karanlıkta kimsenin gördüğünü düşünmüyordu. Şimdi her şey tamamdı. Rahatça kafasını koltuğa yasladı ve dışarıda karanlık gökyüzüne bakmaya başladı.

*-*-*-*-*-*-*-*-*

Nefes nefes uyandı uykusundan Taehyung. Son zamanlarda gördüğü rüyalar, onu kan ter içinde uykusundan uyandırıyordu. Bu sefer iki kişinin gırtlağının vahşice kesildiğini görmüştü. Kan dondurucuydu.

Yatağının yanında olan sudan birkaç yudum aldığı sırada telefonu çaldı. Saat daha çok erkendi. Arayan Seokjin'di. Daha karga bokunu yemeden neden arıyor diye düşünceler geçiyordu aklından. Telefonu eline alıp açtığı sırada tişörtünün yakasını açıp içine doğru soğuk hava üfledi.

"Hayırdır Seokjin, bu saatte."

"Taehyung Seoul'de iki kişiyi doğramışlar. Kim yaptıysa kan gölüne çevirmiş ortalığı. Seni almaları için birilerini gönderdim, birazdan orada olurlar."

"Nasıl olmuş peki?"

"İki erkek, gırtlakları kesilmiş." dediğinde kan vücudundan çekilip beynine sıçradı.

"Hemen geliyorum."

————————Bölüm sonu————————

Merhabalar!!!! ikinci hikayem ile karşınızdayım!!!!!

Bu hikayeyi gerçekten çok sevdiğim ve üzerinden seneler geçmesine hala daha çoğu ayrıntısını hatırladığın "Kan Sıcağı" adlı kitaptan Taekook'a uyarlamaya karar verdim.

Bir polisiye cinayet hikayesi olacak anlamış olduğunuz üzere. Olayları umarım yazarken karman çorman etmem ve güzel bir şekilde aktarırım.

İlk bölüm biraz kısa oldu ancak bu bölümü giriş bölümü gibi düşünebilirsiniz, diğer bölümler bu kadar kısa olmayacak. Eunwoo'yu ilk bölümden kurban ettiğim için özür dilerim :')

Lütfen hikayeme destek olmak için yorumlarınızı ve votelarınızı eksik etmeyiniz. Şimdiden teşekkürler.

Starya'dan sevgiler...

HEAT OF BLOOD | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin