8

62 10 98
                                    

Uçuş takımlarınızı hazırlayın arkadaşlar, bu bölüm ihtiyacınız olabilir.

*

Bir şekilde, hafta sonu için planlarını ayarlayabilmişlerdi. Kimseye bir şey demeden bu işi halletmek, yaptıkları iş açısından hiç etik değildi; ancak böyle bir tatile ihtiyaçları olduğu da su götürmez bir gerçekti.

Taehyung, Seokjin'e hep beraber gitmeleri için teklifte bulunmuştu. Fakat Seokjin, arkadaşının komşusu ile vakit geçirmesinin daha doğru olacağını düşündüğünden bu teklifi reddetmişti. Taehyung'a, kendisinden daha çok, yeni tanıştıkları bu adamın iyi geleceğini biliyordu ya da en azından o yönde hissediyordu.

Jeongguk, Seoul dışında denize yakın bir kasaba da bir ev kiralamıştı. Taehyung'a, bu işi kendisine bırakmasını söylemiş ve ardından hem kendisine hem de adama iyi gelebilecek yerler bakmış ve bu yerde karar kılmıştı. Hem havalar sıcaktı, denize de girebilirlerdi. Bu düşüncelerini Taehyung'a söylediğinde "Zevkine güveniyorum. Eminim güzel bir yerdir." demişti.

Şimdi ikisi arabadaydı. Taehyung arabanın üst camını açmıştı. Sağ elini üst cama koyarak tek eliyle arabayı sürüyordu. Jeongguk yan koltuktan, adamın bu nefes kesici halini izliyordu. Üst camın açık olmasından dolayı içeri giren hava sayesinde, arabayı süren adamın dalgalı saçları hareketleniyordu. Gözüne taktığı siyah gözlükleri ve iştah kabartan yüz hatları ile saatlerce izlenebilecek bir görüntü elde ediyordu. Uzun zamandır böyle bir adamla birlikte olmamıştı. Daha doğrusu, böyle bir adamla daha önce hiç karşılaşmamıştı. Taehyung eşsizdi.

Jeongguk, adamın bu kadar kusursuz olabilmek için hiçbir çabaya girmediğini biliyordu. En azından, yaptığı meslek ve içinde bulunduğu psikolojik buhrandan adamın bunu düşünecek, düşünse bile uygulayacak vakti olmadığını bildiğinden böyle bir tahminde bulunmak hiç de zor değildi. Jeongguk'u da çeken belki de buydu. Adam tamamen doğal güzelliği ile vardı.

Taehyung, elini tekrar direksiyona yerleştirdi. Yan tarafında oturan adama dönüp baktığında zaten kendisine bakıyor olduğunu gördü.

"Bir şey mi oldu?"

"Hayır. Düşünüyordum sadece."

"Ne düşünüyorsun?" Taehyung'un sorusu ile Jeongguk güldü.

"Nasıl bu kadar eforsuz güzel olduğunu." Jeongguk'un cevabı ile Taehyung da güldü.

"Böyle flörtöz oluşun..."

"Hoşuna gidiyor, biliyorum. Arsızlığımı da görmek ister misin?"

Taehyung kahkaha atmıştı. Kaç yaşına gelmiş adamların konuştukları konular komiğine gitmişti. "Bilemedim."

"Neyi bilemedin ki? Ellerimin, senin gibi kusursuz bir adamın vücudunda gezmesi, ellerim kadar dudaklarımla da vücudunu keşfetmem..." Jeongguk baştan aşağı Taehyung'u, alt dudaklarını dişleyerek süzdü. "Daha fazla konuşmasam iyi olacak sanırım."

Taehyung, Jeongguk'un bu haline kıkırdamıştı. Durduk yere kendini yükseltmişti adam. Bundan yana bir şikayeti yoktu. Daha önce bir erkekle birliktelik yaşamamış bile olsa Jeongguk'un ellerinin, vücudunda geziyor düşüncesi kendisinin de oldukça hoşuna gitmişti.

Jeongguk, üst  camı kapatıp tekrar Taehyung'a döndü. "Taehyung, oraya vardığımızda market alışverişi yapalım ilk. Yani sadece bir gece kalacağız ama en azından iki üç bir şey alalım. Sonra hemen denize gidelim, olur mu?"

Jeongguk son isteğini heyecanla dile getirmişti. Buraya gelme sebeplerinin arasında elbette deniz vardı. Ertesi gün erken çıkma ihtimalleri olacağından, bugün denize girerek aklındakini gerçekleştirmek istiyordu.

HEAT OF BLOOD | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin