3

127 17 68
                                    

Yorumlarınızı eksik etmeyeniz....

Teşekkürler, iyi okumalar....

*

Eunwoo'nun sekreteri Sana'nın tarif ettiği ve robot resmini çıkarttıkları kişiyi tarama sonucu, kim olduğunu ve nerede olduğunu bulmuşlardı. Seoul'un kenar mahallelerinin birinde yaşayan Hwajung isimli kişinin yanına gidiyorlardı. Arabayı Seokjin kullanıyordu. Taehyung ise kafasını cam tarafına çevirmiş eli çenesinde düşünüyordu. Bir tarafta kafasında asla gitmeyen kabus haline gelen rüyaları, bir yandan işlenen cinayetler, bir yandan da lanet olası sıcak. "Daha ne kadar var gelmemize?" diye sordu bunalmış bir şekilde Taehyung. "Çok kalmadı." Seokjin'in sakince verdiği cevaba karşılık sadece başını sallayarak az önceki pozisyonuna geri döndü Taehyung.

*-*-*-*-*-*-*-*-*

Arabadan indiklerinde buranın kenar mahalle oluşunu çevrelerindeki gözlerin anında onlara dönmesiyle daha çok anlamışlardı. Üstündeki tişörtüne astığı gözlüğü çıkarıp gözüne taktı Taehyung. Çevresinde onları izleyen meraklı gözleri, kime baktığı anlaşılmadan daha rahatça inceleyebilirdi. Seokjin yanına gelip "Nerden bulacağız şimdi bu adamı?" diye hayıflandı. Hala çevresine bakınan Taehyung az ileride gördüğü kahvehaneye "Şuradan başlayalım bakalım." diyerek ilerlemeye başladı.

Dışarıda oturan birkaç tane yaşlı adam dışında içeride kimse yoktu. Kimseyi göremediklerinden dolayı seslendiler. İçeriden ellerini kurulayan orta yaşlarda bir adam çıktı. "Buyurun, ne istemiştiniz?"

"Merhaba, biz bu adamı arıyorduk." diye elinde tuttuğu robotik resmin olduğu kağıdı uzattı Seokjin adama.

"Niçin bakıyorsunuz?" diye soru yöneltti hafif meraklı sesiyle, ellerini göğsünde birleştirirken. Taehyung polis kimliklerini gösterdi. "Kendisiyle işimiz var, nerede olduğunu biliyor musun?"

"Ah amirim kusura bakmayın. Geçin oturun şöyle. Bir şey alır mısınız?" diye telaşla sorularını peş peşe sırladı adam. Teahyung, Seokjin'e baktıktan sonra "İki soğuk soda alırız." dedikten sonra gördükleri ilk masaya oturdular.

Adam elinde iki tane dolaptan yeni çıkardığı iki soda ile geldikten sonra o da masaya oturdu. "Niçin aramıştınız leş Hwajung'u?"

"Leş mi?"

"Evet amirim, kendisine öyle demez gerçi ama burada öyle bilinir o. Kendisi şeydir onun, jigolo mu ne öyle bir şey. Bilirsiniz belki hani şu, kadın erkek demeden zenginse hepsine.." elini ileri geri hareket ettirdi. "Erkek orospusu işte."

"Bu yüzden mi ona leş diyorsunuz?" diye sordu Taehyung tek kaşını kaldırarak. Karşısındaki adama sinir olmuştu ancak sesini çıkarmıyordu şimdilik.

"Yani amirim. Yoksa anası babası iyi insanlar. Babası gerçi iki yıl önce vefat etmişti. Anası da evde kalıyor gariban gariban, oğlunun ne yaptığını bilmeden. Yazık kadına, bir bilse kahrından o da eşinin yanına giderdi." Seokjin bakışlarını kısa süreli Taehyung'a çevirdi. Adamın gereğinden fazla dedikoducu olduğunu düşünüyordu ancak aradıkları adama hakkında gerekli gereksiz bir sürü şey anlattığı için o da, Taehyung gibi susuyordu. "Anasına bir fabrikada çalıştığını söylemiş, ama görseniz arada geldiği zamanlar üzerinde pahalı pahalı giysiler olur, böyle şaşalı gözükürdü. Kim, hangi fabrika o kadar para verir de öyle kıyafetler alırsın. Gerçi iki aydır ortalarda gözükmüyor." Son dediğini merak içinde söylemişti. "Kesin yine bulmuştur sömürecek bir ihtiyar." dedi suratını ekşiterek.

Gazozundan son yudum alıp kalkan Taehyung ile, Seokjin de ayaklandı. "Nerede demiştin evleri?" "Şurada amirim" parmağı ile gösterdikleri yere baktılar. "Tamam, sağ olasın dediklerin için." dedi, Taehyung. Seokjin cebinden sodaların parasını çıkarıp masaya bıraktı. "Ne demek amirim, her zaman."

HEAT OF BLOOD | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin