•i wish i don't have to rhyme every time i sang•

753 59 4
                                    

"Saçımı bırak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Saçımı bırak."

Areum dişlerini sıkarak konuştuğunda Mingyu gülerek saçını çekmeye devam etti.

"Çocuk musun sen? Kaç yaşındasın 10 falan mı?"

"Akıl yaşı olarak soruyorsan 4 yaşındayım."

Areum bıkkınlıkla onu ittirirken aynaya bakarak saçlarını düzeltmeye çalıştı.

"Jaehyun seni öyle görse ölmezsin, merak etme."

Gözlerini kapatıp sabır diledi Areum. "Kapa çeneni. Yola bak biraz, geçtin gidiyorsun."

Mingyu gerçekten durması gereken yeri geçtiğini fark ettiğinde geri geri gidip arabayı durdurdu.

Areum arabadan inmeden önce Mingyu konuştu.

"Otele erken gideceğim, o salaklarla fazla aynı ortamda bulunmak istemiyorum, sırf sen dedin diye gidiyorum bak. Akşam yemeğini de yalnız yemek istemiyorum ona göre gel."

"Söz vermiyorum, seninkilerin aksine benim arkadaşlarım beni salmayabilir."

Mingyu gözlerini devirdi.

"Seni arayıp rahatsız ederim. Rahat bırakmam."

"Aman ya. Defol."

Mingyu'nun gözleri arkadaki Bora'ya takılınca dudaklarını büzdü.

"Görüyorsun, değil mi? Satıyor beni. Bu arada Mingyu ben."

"Ben de Bora." dedi Bora gülümserken. "Gerçi zaten tanışıyor sayılırız, değil mi? Sen de gelsene, neden gidiyorsun?"

"Arkadaşlarımla buluşacağım, sorry."

Mingyu yüzünü buruşturmamak için zor tuttu onlara arkadaşlarım dediği için.

"Oh, pekala. Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz. İyi eğlenceler."

Mingyu giderken Areum kolunu Bora'nın omzuna attı. Bora kısa olduğundan bunu yapmak hoşuna gidiyordu.

"Kim var kim yok?"

"Bizimkiler işte. Yujin de burada."

Aniden karşısına adeta atlayan Alice ile biraz korkmuştu.

"Anladık atletiksin." dedi Areum alayla.

"Evde gösteri yapmana gerek yok hayatım." Johnny gülerek konuştuktan sonra masadaki içeceğine uzandı.

Areum o tarafa baktığında oturan Doyoung'ı ve kendisine bakan Jaehyun'u gördü.

Bora'nın peşinden salondaki koltuklara ilerledi ve Yujin'in yanına oturdu.

"Merhaba Areum. Nasılsın?"

Yujin içtenlikle gülümserken ona döndü. "İyiyim. Sen nasılsın?"

"Teşekkürler, ben de iyiyim."

Bora onlara kola uzatırken Sicheng boğazını temizleyip Areum'a baktı.

"İngiltere'de neler yaptın?"

Areum zorlukla gülümsedi. "Bol bol iş ve parayla uğraştım. Her gün aynı şeyleri yapmak o kadar sıkıcı ki."

"Maaşın çoktur senin," dedi Johnny. "Kaç alıyorsun? 40 bin var mı?"

Areum gülerek başını iki yana salladı.

"Çık."

"Milyoner var aramızda galiba. Ben de aynı bölümdenim, niye o kadar alıyorsun?"

"Zamanında sen de gitseydin aslında kardeşin gibi, belki sen de o kadar almış olurdun. İstersen şirketle konuşup sana bir şeyler ayarlayabilirim."

Ortamda bir an gerginlik oluşmuştu. Gitmek konusu açıldığı için Jaehyun rahatsız hissediyordu.

"Bakarız sonra," dedi Doyoung. "Daha buradasın, değil mi?"

"Evet, bir ay kalacağım."

Jaehyun yutkunamadı. Boğazına yumru oturduğunu hissediyordu, bir ay sonra cidden gidecek miydi yani?

"Gerçekten geri gidecek misin?"

Dayanamayarak sorduğunda ölüm sessizliği salonu sardı.

Areum gözlerini ona çevirdi.

"Evet."

Jaehyun yumruklarını sıktı. Ne yapması gerektiğini kestiremiyordu.

Birden ayağa kalktı. Hızlı adımlarla evi terk ettiğinde Areum şaşkınlıkla arkasından bakıyordu.

Peşinden gitmek için ayağa kalktı ama Taeyong onu durdurdu.

"Bence şu an konuşmanız için uygun bir zaman değil. Yalnız kalmaya ihtiyacı var."

Derin bir nefes aldı.

"Ve senin de düşünmeye ihtiyacın var."

.
.
.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Stressed Out² | Jung Jaehyun √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin