a little jealousy

2K 127 73
                                    

minho genç yaşından itibaren senelerdir yürütmekte olduğu bir metal grubunda baterist olarak yaşamımı sürdürüyordu. ilk başlarda geçinmek için giriştiği bir iş olmasıyla beraber şimdi resmen yaşamımı sürdürmek adına yapıyordu, neticesinde ruhunun bir parçası haline gelmiş müzisyenlik, uğruna rekabet edebileceği en büyük şeylerden birisi haline gelmişti, bir ses işitti.

'minho, biliyorum çok çalıştık ve yorgunsun ama güzel ve kaliteli yerde sahne almamız için bir teklif geldi. ne dersin, gidelim mi? biraz dinlenmeye ihtiyacın varsa anlarım seni yine de.'

seslenen kişi chris'ti, gruptaki pozisyonu vokaldi ve vokali oldukça kuvvetli olduğu için senelerdir bir sıkıntı çekmeden oldukça rahat bir şekilde çalışabiliyordu grup ile beraber, tıpkı bir aile haline gelmişti hepsi.

'ben kendimi oldukça dinlenmiş hissediyorum, bence size de uygunsa gidebiliriz, sorun olmaz.'

gülümseyerek ve kendinden emin bir şekilde elindeki bagetleri sallarken, chris kafasını onaylar bir biçimde sallayıp odadan çıkmıştı. uzun soluklu turlarının ardından boş bir zaman bulmanın sevincini yaşayarak çantasındaki mat siyah ojeyi çıkarıp sürmek için ortamı hazırlamıştı minho. genellikle sürmeyi beceremiyordu ancak bu defa başarılı olacağına inanarak kendini tırnaklarına odaklamıştı. ilk önce sol elinden başlamak istemişti, kolayı tercih etmek işine geliyordu her defasında.

uzunca bir süre boyunca ciddi anlamda odaklanarak tüm işini tamamlamasının ardından tırnaklarının kuruması için çırpmaya başladı, zaten mat olduğu için hızlı bir şekilde kuruyacaktı ancak kusursuz görünmesini istiyordu. minho idealist bir insandı ve her şeyin harika olmasını isterdi, ojesi de dahil. ayağa kalkacağı sırada hyunjin odaya girdi.

'yemek yiyoruz, işini bitirdiğinde gel hemen bekliyoruz hepimiz.'

dediklerinin ardından mutfağa koşan hyunjin'in pozisyonu ise elektro gitar çalmaktı. gruplarında toplam 4 kişi vardı, chris, hyunjin, minho ve jeongin'di. jeongin de onunla beraber elektro gitar çalıyordu. beraber birbirleriyle oldukça uyumluydular, önceden birçok üye girip çıkmıştı ancak bu uyumu henüz yeni yakalayabilmişlerdi ve dağılmak gibi bir niyetleri asla yoktu.

mutfağa doğru adımlamasının ardından chris'in elinden çıktığını anladığı enfes yemek kokusuyla mest olmuş bir biçimde hızlıca sandalyesine yerleşmişti. tabağını hazırladıkları için teşekkürlerini sunup grubun geleceği hakkında konuşmaya başlamıştı.

'bence tur yapmaktan ve performans sergilemekten çok ilerideki projelerimize de odaklanmalıyız, insanlar aynı parçalardan sıkılacaklardır yakında eminim ki, ayrıca böyle gidersek zirvedeki yerimiz elbette sarsılacaktır.'

diğerleri de onaylayan mırıltılar çıkarırken grubun düşecek olma ihtimali bir anda hafiften iştahını kapatmıştı. idealist bir insan olmak en ufak bir riskte insanı hayal kırıklığına uğratabiliyordu.

telefonla uğraşan jeongin'in sesini işittiler bir anda.

'iki hafta önce çıkan bir grubun patladığını söylüyorlar, birçok yerde daha iki hafta olmasına rağmen performans sergiledikleri ve listelerden inmediği söyleniyor. minho dediklerinde haklı olabilir sanırım.'

minho vücudunu basan gerginlik ile buz kesilmişti resmen. panik bir halde soğukkanlılığını bozmadan telefonundan kim olduklarına bakmak istemişti, dediklerinin doğru olmamasını dileyerek. ancak yalnızca iki hafta önce çıkmış bir grubun hem kariyerlerini hem de listeleri bu denli etkilemesi keyfini kaçırmıştı. senelerdir emek gösterdikleri kariyerlerini nasıl olur da iki haftalık bir grup ezip geçebilirdi? sinirden gülümseyerek masadan kalkmasının ardından ceketini alıp hava almak için dışarı çıkmıştı minho.

normalde grubundakilere ve çevredekilere oldukça saygılı olan bir insandı minho, ancak bu tarz olaylarda kesinlikle en iyisi olamayacak olmanın verdiği korku onu oldukça sarsıyordu ve kendini zayıf hissediyordu her ne kadar iyi olursa olsun, arkadaşları bunu bildiği için üzerine gitmemeye çalışırlardı her defasında. o bu zamana kadar hep elinden gelenin de zirvesine çıkmayı başarmıştı ve başarısızlığa tahammülü yoktu.

evin yakınındaki bir parka doğru yürümeye başlamıştı, hava soğuk olsa da vücudunda hissettiği stres yüzünden soğuğu hissetmekte güçlük çekiyordu. boşta bulunan bir salıncağa yerleşip olabildiğince hızlı sallanmaya çalıştı sinirini atıyormuşçasına.

telefonu eline alıp grubu incelemeye başladı, üyelerin görünüşlerini de göz önünde bulundurduğunda, hepsi genç kitleyi kendine çekebilecek düzeydeydi. üyeler sırasıyla, elektro gitar-changbin, bass gitar-seungmin, vokal-felix, bateri-jisung şeklindeydi. onlardan farklı olarak bass gitar bile bulunduruyor olmaları işine gelmese de gülümseyerek küçümseyici tavırlar koymaya başladı, yenilgiyi kabullenemiyordu, kendinden geçmişti.

odağını bozan telefonu heyecanla açmasının ardından hyunjin'in söyleyeceklerini bekledi merakla.

'eve gelmen lazım çünkü hırsla yanıp kavrulduğun grup ile karşı karşıya geleceğiz ve çalışmamız gerekiyor.'

who are you, really? - mikky ekko

violent, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin