hard-hearted

489 63 88
                                    

birkaç saat ardından

chris birkaç saattir yoktu ve evdekiler endişelenmeye başlıyordu, haber vermeden asla saatlerce kaybolmazdı endişelendirmemek adına. telefonunda biriken onlarca cevapsız aramanın farkında bile değildi, olamayacaktı da.

bir araya gelmişlerdi ve ne yapacaklarını tartışıyorlardı, biraz daha beklerlerse eğer daha çok endişelenmekten başka bir şey sağlamayacaktı bu onlara, çünkü saatlerdir bir şey değişmiyordu ve bu yalnızca onlara vakit kaybettiriyor olacaktı.

beraber adli kurumlara başvurmak adına yola çıktılar, yoldayken hepsi gerçekten de çok endişeliydi ve bir şey olmamasını umuyorlardı. bu hem kariyerleri için, hem de manevi açıdan çok derin bir yara olacaktı onlar için. jeongin çoktan göz yaşlarını bırakmaya başlamıştı bile, sevdiklerinin zarar görecek olma ihtimali bile en çok bu miniği korkutuyordu ve kendini toparlayamıyordu. hyunjin arabayı sürerken, minho jeongin'e destek olmaya çalışıyor ve titreyen ellerini saçlarında gezdiriyordu bu minik bedenin.

hyunjin ise chris'ten sonra grubu en iyi idare edebilen kişiydi, diğerlerine göre sakin kalmaya çalışıyordu. o da keyifsizdi ama arkadaşları için güçlü kalması hepsinin yararınaydı.

istedikleri konuma ulaştıklarında, minho, anlattıkça sanki alacakları neticeden korkuyor gibiydi, adreslerinden sürekli kullandıkları yola kadar bilgi vermesinin ardından diğerlerinin yanına dönüp eve gitmek için işaret verdi.

beraber dışarı çıkmışlardı ve yapacakları tek şey şu anlık eve gitmekti, evde beklemekten başka çareleri yoktu canlarını sıkıyor olsa da bu durum, ama aralarından birisi böyle düşünmüyordu. bir süreliğine varoluşunu düşünmeyi başladı minho. bu zamana kadar kendini geliştirmiş, bir şeyler için çabalamış ve elde etmişti. ne için? kimin için?

her şeyin hedeflerine ulaştığı çizgide bitmediğini anlamıştı bir süre düşününce, hala kaybedecek çok şeyi vardı, her an endişe içerisinde olmasının temel sebebi buydu belki de ve haklıydı da. şu anı yaşıyor olmak için ya çok rahat olmak gerekirdi, ya da ileride yaşanıcak felaketlere karşı kişinin kendisini kandırıyor olması gerekiyordu. ikisinin arasında mı kaldığını, yoksa bir şey düşünmek isteyip istemediğini sorguladığı için, başını ağrıtıyordu yalnızca şu anda.

minho'nun belki de şu an biraz ilgiye ihtiyacı vardı ve dolaylı olarak jisung'u kullanacaktı. ancak şu an niyeti kötü olamayacak kadar zavallı bir durumdaydı. pek de tanıdık olmayan numaraları tuşladı ve ikinci çalışta açıldı telefon.

'jisungie, sana bir konum atacağım lütfen gel, sana ihtiyacım var.'

belki de istese bunu elde edemezdi, hem iyi hem kötü gününde birlikte olacağı bu çaresiz bedeni asla reddedemezdi. onaylar bir biçimde birkaç şey söylemesinin ardından saniyeleri bile kaybetmek istemiyormuşçasına telefonu kapadı ve gelen konuma bakarak hazırlanmaya başladı, jisung.

jeongin ve hyunjin ile tartışmıştı minho, böyle bir günde onlarla beraber olmamasına sinirlenen hyunjin, minho'nun bu tutumunu hoş bulmamış ve sinirle yanındaki titreyen beden ile bulundukları yerden hızlıca uzaklaşmıştı. nefeslerini boşuna tüketiyorlardı, hepsi endişeleri yüzünden sağlıksız düşünüyordu, sonuçlarına asla değinmeden.

geçen dakikaların ardından kısa sürede minho'nun yanına varmıştı jisung. parkın tarihi değerine kıyasla taze duran çimenlerine yerleşmiş minho, öylece oturmuş yeri izliyordu. jisung'un sesini duyduğunda kafasını kaldırmış, kısık bir ses tonuyla 'selam' diyebilmişti yalnızca.

yanına yerleşen jisung ile biraz olsun nefesi düzene girebilmişti, yersiz bir eylem olarak sayılacak ani bir hareket ile yavaşça kollarını sarmıştı jisung minho'ya birkaç dakikalığına. minho'nun karşılık vermemesi bir şey ifade etmiyordu, bu yalnızca jisung'u iyi hissettirecekti neticesinde.

violent, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin