pretty close

806 95 56
                                    

günler veya haftalar süren çalışmaların ardından biraz da olsa yeterli hissedebilmişti hepsi grupça. yolculuk için hazırlanmaya başladılar. karavan tarzı bir araçları vardı, hem kullandıkları aletler için
hem de konforları için oldukça yeterli olduğunu düşünüyorlardı.

saatler süren bir hazırlanmanın ardından bulundukları konumdan yüzlerce kilometre uzaklıkta olan performans sergileme noktasına ulaşmak için yola koyulmaya başladılar. chris ile ön koltuğa oturmuştu minho, arkada ise diğerleri yayılmış çalacakları parçalar üzerinde çalışıyorlardı. kulaklığını çantadan çıkarıp yolculuk için yaptığı playlisti dinlemek için kulaklığına erişecekken chris'in sesini işitti minho.

'ben yapacağımıza inanıyorum ve hepimizin başarılı olup diğerlerin üstesinden geleceğimizi biliyorum. bence sen, ben ve diğerleri birlikte olduğu sürece önemli olan yaptığımız müzikten çok aramızdaki bağ.'

chris ne zaman stres altında olsalar onlara yardımcı olurdu, kendi dertleri ve sıkıntılarına rağmen hep yanlarında olurdu. yaptığı hareketin değerini kavramak minho'yu çok duygulandırmıştı ve gülümseyle yanıt verebilmişti yalnızca. chris'in varoluşunun temel talebiydi sevgi, gerçekten bir aile gibiydiler.

minho ile chris ellerini kenetlemişti içinde bulundukları duygusallığın verdiği etkiyle, minho baş parmağını chris'in teninde gezdirmesinin ardından yanıtını chris'in yüzündeki tebessümle almış olduğunu düşünerek kulaklığını takmış ve yola doğru çevirmişti gözlerini. bir süre boyunca içindeki kaygıdan arada derin nefesler alıp verirken telefonunun bildirimiyle yoğunlaşan odağı bir anda bozulmuştu.

bestdrumm3r;
heyecanlı mısın yarın için? :)

aldığı mesaj ilk kez mesaj aldığı bir hesap olduğu için şaşırmış, ismi 'best drummer' olduğu için de biraz gerilmişti. görüldü biçiminde bırakıp ekranı kapatmıştı, hazırlandıkları performansın gerginliği üzerlerindeyken bunlarla uğraşacak kadar enerjik hissetmiyordu.

the beatles - black bird

her sanatçının geçirdiği tur süreçlerinde kullandığı maddeler olur, kaygılarından arınması için. yaklaşık 10-15 kilometre kalmışken kendilerine gelmek ve biraz da olsun zihinlerini uyuşturmak adına gölge bir alanda mola vermişlerdi. hava karardığı için, şehir merkezine de henüz kilometreler kaldığı için yollarına devam etmek yerine geceyi burada geçirme kararı almışlardı.

arkaya geçmelerinin ardından hepsi birlikte yere bir daire halinde oturmuş, hyunjin'in poşetteki kokaini önlerindeki antika değerine erişmek üzere olan gazeteye boşaltmasını bekliyordu. hepsinin aldığı miktar farklıydı, jeongin ile minho'nun kaygı seviyesi diğerlerinden oldukça yüksek olduğu için daha fazla alıyorlardı. ha ilaç, ha kokain. ne fark eder?

cebindeki kağıt parayı silindir biçimine getiren minho yere eğilip hafifçe çekti içine. işlevi gereği vücuduna yayılan serotonini hissetmek için ardarda çekme ihtiyacı hissetmişti. böylece devam etti, hepsi kendi ihtiyaçlarının derdindeyken zamanın nasıl geçtiğini fark etmediler.

saatler geçmesinin ardından, diğerleri sızmış bir biçimdeyken minho'nun avuç içlerine yayılmaya başlayan ısı, yavaşça vücuduna yayılıyordu ve istemsizce ortaya çıkan neşesini saklamakta zorluk çekiyordu. saat gece 4'e doğru gelirken bilincinin sesini zorlukla ayırt edebildiği bildirim sesi odağını oyalamıştı iki saniyeliğine.

oldukça işkence verici bir uzanmaya çalışma eyleminden sonra eline aldığı telefona birçok bildirim gelmişti, alışık olduğu üzere. ancak birkaç bildirim aşağısına kaydırdığında yeniden o hesaptan gelen mesaj tedirgin olmasını sağlamıştı. bıkkınlıkla verdiği nefes ile tıkladı bildirime.

bestdrumm3r;
mesajlarıma yanıt vermiyorsun
ama daha sonra bunun
için yalvaracaksın bana. saatler
kaldı bir araya gelmemize. beni
heyecanla beklemeni diliyorum,
güzel geceler.

violent, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin