Merhaba Arkadaşlar! Öncelikle yanımda olan herkese teşekkür ederim. Bundan sonra bölümleri haftada bir yayımlayacağım. Ama daha önce de yayımlayabilirim. Ben sadece ana karakterleri belirledim. Diğer karakterleri sizin hayal gücünüze bırakıyorum. Bölümlerde betimlemeler yaparak hayal gücünüzün işini kolaylaştırmaya çalışacağım. Umarım beğenirsiniz. İyi Okumalar... (Medya da Mayıs var)
Oda kapısının büyük bir şiddetle çarpılarak kapandığını duyduğum an, en acı ve yalın hâliyle kavrayabildiğim tek gerçek, hayatın dışarıda kaldığıydı. Ölümün kulakları sağır eden sessizliğiyle kalmıştım. Yatakta bir süre kıpırdamadan durdum. Anlamsız gözlerle bakınıyordum etrafıma. Rüzgârın, aralık duran pencerenin tül perdesini havalandırdığını gördüğümde fark ettim nefes almakta güçlük çektiğimi. Ciğerlerim karanlığa teslim olmuştu sanki. Son hatırladığım yangının ortasında olduğumdu.
’’Ciğerlerim kirli havayı solurken başımın döndüğünü hissetmiştim. Yangında mahsur kalan erkeği kurtarabilmiştim. Kurtarmıştım… Bir erkeği… Batu’yu… Yıllar sonra tanımadığım bir erkek için canımı tehlikeye atmama şaşırmıştım ama pişman değildim. Sadece karmaşıktım.’’
Düzeliyor muydum? Bu çocuk beni değiştiriyor muydu? Peki, bundan sonra ne olacaktı? Belki de bildiğim ve inandığım tek gerçek değişemeyeceğimdi. Ben Mayıs’tım. Erkeklere güvenemezdim. Babama güvenmek beni yeterince yıkmıştı. Yıkımdan kurtulabilmek için yeterince zorlanmıştı. Bir yıkım daha kaldıramazdı. Ciğerlerimi rahatlatmak istercesine pencereye doğru yürüdüm. Titreyen ellerimle perdeyi kenara çekip, başımı dışarı uzattım.
İncecik bir yağmur başlamıştı. Mevsim; hüzünlü ve ağırbaşlı, kendine en yakışır haliyle sürüyordu hükmünü. Keskin toprak kokusunu çektim içime. Dallarından kopup dört bir yana savrulmuş yapraklara ve sahipsiz kalmış ağaçlara baktım. Pencereyi mevsimin ve hayatın üzerine usulca kapadım. Yatağa uzandığımda kapının açılış sesini duydum. Taha, Kutay ve Batu gelmişti. Onların geldiğini görünce yüzümde taze bir tebessümün oluştuğunu hissettim.
’’Nasılsın?’’ Taha’nın bir cevap beklercesine endişeli bakması beni sevindirmişti. Zar zor yutkunarak,
’’Daha iyi!’’ Verdiğim cevap karşısında Taha da gülümsemeye başladı. Gözlerimi Batu’ya çevirdiğimde mahcup bir şekilde bana baktığını gördüm. O da fazlasıyla yorgun görünüyordu.
’’Ben çok üzgünüm, benim yüzümden bunlar başına geldi!’’ Batu’nun üzgün olduğu her halinden anlaşılıyordu.
’’Kendini suçlamana gerek yok. Ben sadece yardım etmek istedim. Hem sen de beni kurtardın. Beni yangından sen çıkardın.’’
’’Ben hiçbir şey yapmadım ki, sen beni kabinden çıkardıktan sonra bir anda bayıldın, ben de seni dışarıya çıkardım.’’
’’Sizin orada ne işiniz vardı?’’ Kutay fazla sinirli bir şekilde sormuştu. Ama o da üzgün gözüküyordu.
’’Basketbol seçmelerine çalışacağımı sana söylemiştim!’’ Sinirle ona bakmaya bakmamla başını yere eğdi.
’’Peki, yangın neden çıkmış?’’ Kutay’ın sorusuyla hepimiz cevap bekleyen gözlerle birbirimize bakmaya başladık.
’’Belli değilmiş!’’ Taha’nın cevabından sonra uzun bir süre sessizlik oluştu. Bir süre sonra Taha kapıya doğru yürüyerek,
’’Ben taburcu işlemlerini halledip geliyorum.’’ Taha’nın odadan çıkmasıyla,
’’Sen de git artık istersen, biz buradayız!’’ Kutay’ın bağırmasına karşı Batu gayet rahat bir tavırla yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mayıs Sineği
Novela JuvenilSevgisiz büyüyen İKİ BEDEN , Birbirine zıt İKİ İNSAN , Ama , Birbirini tamamlayan İKİ HAYAT , Ve Sonu bekleyen İKİ KALP... ---Aşkın mutsuz sonunu değil, mutsuz sonun küllerinden doğan aşkı anlatır---