Merhaba Arkadaşlar... Bu bölüm bazı aksiliklerden dolayı geç geldi. Üzgünüm... Yeni bölüm için sizi fazla bekletmeyeceğim. Kitabımın kurgusunun farklı olmasına özen gösterdiğim kadar karakterlerin isimlerininde farklı olmasına özen gösteriyorum. Sizlerin sunduğu önerileri de dikkate almaya çalışıyorum. Umarım yeni karakterleri de beğenirsiniz. Kitabımın başında da dediğim gibi her bölümün sonunda sizler için beğendiğim sözleri ve şarkıları paylaşıyorum. Umarım zihninizde de farklı yerler edinirim. İyi okumalar!
Kaybetmek… Yenilgiyi kabullenmek… Aslında yenilgiyi kabullenmekte büyük başarıdır. Her insan kolay kabullenemez! Ama Özgür çok çabuk kabullenmişti. Batu yarışmayı büyük farkla kazanmıştı. Yarışmayı kazandıktan sonra, Özgür’ün kulağına eğilip ona bir şey söylemişti. Özgür Batu’nun söylediklerini duyunca yüzü beyazlaştı. Acaba ne söylemişti de Özgür hiçbir şey söylemeden gitmişti? Anlaşılan Batu’nun söylediklerinden korkmuştu. Sonuç belliydi… Beni dört gün içinde Batu çalıştıracaktı. Serpil abla’yı arayıp, biz eve gelmeden önce evi temizlemesini istedim.
---
İki saat çalıştıktan sonra, sahanın köşesinde yere oturduk.
’’Tebrik ederim, harikaydın!’’
’’Teşekkür ederim.’’ Bir süre daha sessizce oturduktan sonra sessizliği bozmak istercesine,
’’Özgür’e ne söyledin?’’ dedim.
’’Önemli bir şey değil!’’ Yüzünde hafif bir tebessüm oluşmuştu ama tekrar ifadesiz haline döndü. Zaten gördüğüm kadarıyla erkeklerle konuşurken, hiç gülümsemiyordu. Ama bazen kızları etkilemek istercesine gülüyordu.
’’Çalışmaya gidecek miyiz?’’
’’Tamam, ama benim önce eve uğrayıp üstümü değiştirmem gerek.’’
’’Tamam, görüşürüz…’’
Eve geldiğimde evin temizlendiğini gördüm. Serpil abla’yı arayıp, teşekkür ettim. Duş aldıktan sonra şort ve ince bir badi giydim. Önce hafif bir makyaj yapmayı düşündüm ama sonra doğallığı seçtim. Tam hazırladığım atıştırmalıkları masaya düzerken, kapı çaldı. Kapıyı açmadan önce kapının yanındaki aynadan kendime baktım. İyi görünüyordum. Batu’yu daha fazla bekletmeden kapıyı açtım.
’’Selam’’
’’Selam’’ dedikten sonra, kapıyı kapatıp salona geçtim. Batu’nun ikili koltuğa oturduğunu görünce ben de yanına oturdum.
’’Kahveni nasıl alırsın?’’
’’Şekersiz olsun lütfen!’’
---
Kahvelerimizi içerken, bir süre sessiz oturduk. Ama fazla sessizlik canımı sıkmıştı.
’’Kendinden bahseder misin? Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum!’’ Bir an itiraz edecek gibi olsa da ikna olmuştu.
’’Ne anlatayım?’’
’’Ailen, hobilerin, fobilerin, karakterin… Kısaca; bana Sen’i anlat!’’ Bir süre bekledikten sonra,
’’Aile… Dört yaşından beri annemi görmüyorum. Şu anda ayrı evde yaşasam da arada babamda da kalabiliyorum. Basketbolu ve kitap okumayı çok severim. Özellikle şiir kitaplarını… Basketbol ise küçüklüğümden gelen bir alışkanlık gibi… Sinirli olduğum zamanlarda beni rahatlatır. Basketbol oynarken, sanki bu Dünya’dan bir an da olsa soyutlandığımı hissediyorum. Fobilere gelince… Belki de korktuğum tek şey; su ve ateş… Bu korkularımın sebebi ise; geçmişte yaşadığım bazı olaylar… Güven; benim için çok önemlidir. Çünkü beni hep güvendiğim insanlar yıktı! Normalde sıcakkanlı ve gülmeyi seven birisiydim…’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mayıs Sineği
Ficção AdolescenteSevgisiz büyüyen İKİ BEDEN , Birbirine zıt İKİ İNSAN , Ama , Birbirini tamamlayan İKİ HAYAT , Ve Sonu bekleyen İKİ KALP... ---Aşkın mutsuz sonunu değil, mutsuz sonun küllerinden doğan aşkı anlatır---