8.Bölüm-Yeni Arkadaş

16.8K 661 77
                                    

Merhaba tatlı okuyucularım... Umarım bölümü beğenirsiniz. Medya da Mayıs'ın kafedeki görüntüsü var. Bir daha ki bölümde görüşmek üzere...

Arkadaş; melekler gibidir, bizi ayağa kaldırırlar kanatlarımız uçmayı unutunca.

Arkadaş; yağmurda şemsiye gibidir, bizi her şeyden korur.

Arkadaş; aradığında sırtına yaslanabileceğin, gölgesinde dinlenebileceğin ağaç gibidir.

Arkadaş; yokluğunda yerini doldurulamayandır, sevindiğinde üzüldüğünde ilk akla gelendir.

Arkadaş; ona giden yol uzakta olsa hemen varılandır.

Arkadaş; iki bedende, tek beden olmuş gibi davranabilmektir.

Arkadaş; üzüldüğünde üzülen, güldüğünde gülendir.

Kısacası arkadaş; her ne olursa olsun benimle diyebileceğin kişidir.

**************

Alina’yla konuştuğumda, gerçek arkadaşlığı daha iyi anlamıştım. Biraz daha oturup konuştuktan sonra, telefon numaralarımızı alıp ayrıldık. Yorucu bir gün geçirmiştim. Yatağa yattığımda, birçok düşüncenin beni beklediğini anladım. Batu neden bana o sözleri söylemişti? O kızla neden bu kadar yakındı? Sevgilisi miydi?

Sevgilisi olsa bile onları düşünmemem gerek! Ben Mayıs’ım. Değişemem. Son günlerde bu sözü kendime ne kadar çok hatırlattığımı fark ettim. Uzun zamandır bara da gitmiyordum. Ama gidecektim. Ve erkeklere oynadığım oyuna devam edecektim. Etmeliydim…

**************

Bugün öğlene kadar Alina’yla gezecektim, öğleden sonra ise şirkete uğramam lazımdı. Arabayı Alina’yla buluşacağımız kafeye doğru sürmeye başladım. Daha dün tanıştık ama çok iyi anlaşmıştık. Bugün bütün düşünceleri bir kenara bırakıp, sadece eğlenmeye karar verdim. Sadece eğlenmek… Kafeye geldiğimde, Alina’nın da geldiğini gördüm.

’’Selam’’

’’Selam’’ diyerek sandalyeyi çekip, oturdum.

’’Nasılsın?’’

’’İyiyim, senin gülümsemen sayesinde daha iyi oldum.’’

’’Teşekkür ederim, kahvaltı yapmadın değil mi?’’

’’Hayır.’’ Sözümü bitirir bitirmez, garsonu çağırıp siparişleri verdi. Siparişlerimiz geldiğinde, konuşmadan kahvaltımızı yapmaya başladık. Zaten Alina da konuşabilecek bir halde değildi. Ağzını tamamen doldurmuş, hala doldurmaya devam ediyordu. Bu görüntü bana birisini hatırlatmıştı. Samet…

’’Böyle nasıl yiyebiliyorsun?’’

’’Bilmiyorum ama birçok kişi aynı soruyu soruyor!’’ İkimizde gülümsüyorduk. Gerçekten Samet’e çok benziyordu. Yemek yiyişini izledikçe, bunu daha iyi anlıyordum.

’’Samet adında okulda bir arkadaşım var; o da sürekli ona aynı soruyu sorduğumuzu söyler. Bütün yiyecekleri karıştırıp, yiyebilecek bir mideye sahip!’’

’’Ben de yiyecekleri karıştırıp yemeyi çok severim.’’

’’Kesinlikle sizi tanıştırmalıyım! Çok iyi anlaşacağınıza eminim…’’

**************

Kahvaltımızı yaptıktan sonra, kafeden çıkıp sahil kenarında yürümeye başladık. Alina’yla çok yakın arkadaş olmuştuk. Aklıma gelen fikirle;

Mayıs  SineğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin