fahişeyim diyorum çaktın mı

1.7K 190 238
                                    

Hayal gibiydi.

O muayene odasına girdiğimde hayatımın bu denli değişeceğini hiç kestirememiştim.

Hayal gibiydi, o gün doktora gittiğim için kendime bile şaşırmıştım. Gelecekten korkup attığım bir adım beraberinde yaşama sebebim olacak adamı vermişti bana. Aklıma hiç gelmezdi. Hâlâ dün gibi aklımdaydı; ilk muayenehanemdeki bakışmalarımız, gözlerimi ondan bir saniye bile ayıramam ve başlı başına nefes kesici görüntüsü. Kalbimin gümbürdeyişi ve eve gittiğimde kafamı asla toplayamamam.

Kızıl saçlı doktor artık benimdi.

Salondaki siyah L koltukta dizlerime uzanmıştı. Saçlarını okşuyordum, güzel gözlerini kapatmıştı. Uzun kirpiklerini sayıyordum, güzelliği karşısında yeniden cümlelerimi yutuyordum. Boğazıma takılı kalıyorlardı ya da söyleyip anı bozmak istemiyordum.

Kızıl saçlarına yavaşça tekrar dokundum. Yumuşaklardı ve dokundukça has erkeksi kokusu burnuma geliyordu.

Bir süre sonra durdum ve yüzüğüme baktım. Taeyong duraksadığımı anlamış ve aramızdaki küçük sessizliği bozmuştu. "Güzelim bir şey mi oldu?"

"Hiç," dedim ondan gözlerimi ayıramazken. "Sadece mutluyum."

Dizlerimden yavaşça kalktı ve doğruluğunda beni kendine çekti. Kucağında ona sarılırken başka hiçbir şeye ihtiyacım olmadığını biliyordum. Taeyong benim her ihtiyacımdı; onsuz devam edemezdim.

İhtiyaç dediğimde aklına Ten'in dedikleri gelmişti aniden.

"Sen istesen de Taeyong'un isteklerini ve ihtiyaçlarını karşılayamazsın."

Acaba ona yetebiliyor muydum? Bunu bilmek istiyordum. "Taeyong."

Boynuma bıraktığı kelebek öpücüklerini durdurmadı. "Hm?"

"Ben sana yetebilir miyim? Aramızdaki yaş farkı umrumda değil ama... Çocukça davranışlarım olduğunu da biliyorum. Yani ben... Seni hak ediyor muyum?"

Yavaşça gülümsedi. "Yüzük bunun somut kanıtı değil mi sencede?"

Kızardım. "Evet biraz öyle."

"Bavulların hazır mı?" demişti konuyu değiştirerek.

Gözlerim faltaşı gibi açılırken "Hayır," diyebilmiştim. Aklımdan tamamen uçup gitmişti. Onun yanındayken her şeyi unutuyordum, bu çok kez olmuştu. Düşüncelerim her ne zaman benimle alakalı bir konuda başlasa Taeyong'a değiyordu. Onu düşünmediğim, anmadığım bir an yoktu.

"Bavulum evde." dedim dudaklarımı dişleyip.

Yanaklarımı avuçları arasına aldı. "Seninle geleyim mi?"

"Hayır hayır. Gerek yok. Hemen toplayıp gelirim." dediğimde ısrar etmedi. Montumu giymiş ve telefonumu tekrar kontrol etmiştim. Arama yoktu. Rahatça bir nefes bıraktım.

"Yarın öğleden sonra seni alırım." mutfaktan seslendiğinde ayakkabımı giymiştim. Bir süre sonra su açıldı, yemek yapacaktı. Her zaman yemeği yapmadan önce elini güzelce cerrahi teknikle yıkardı bunu da bugün öğrenmiştim.

Lee Taeyong bir kitap gibiydi; okudukça, sayfalarına dokundukça daha fazlasını bilmek istiyordum.

Ayakkabılarımı giydim ancak kafamdan geçen saçma sapan bir düşünce onu son kez görüşüm olduğunu söyledi. Kafamı iki yana sallasam da fermuarımı çekerken duraksamıştım.

doctor lee // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin