en büyük sekizinci günah

3.7K 345 765
                                    

Jaehyun kapıyı açtığında geniş beyaz odayı süzmüş ardından gözlerini kapatıp kısaca bir dua etmişti. Her şeyin yolunda gitmesini ve hiçbir problem yaşamadan eve dönmek istiyordu.

Tabii karşısındaki doktor ölüm meleği gibi gözükmeseydi.

Kırmızı saçları canlı bir ateş gibiydi, aslında ateş tek saçlarında değil; gözlerinde hatta şu an yan bir şekilde bükülmüş olan dudaklarında da vardı. Keskin çene hattı nefesini kesmeye yeterken koyu gözleri ise Jaehyun'un tüylerini diken diken etmişti; bilinmedik bir elektrik akımı sanki içinden geçmiş ve kalbini amansızca hızlandırmaya başlatmıştı.

Jaehyun böyle bir şeyi hayatında görmediğine kalıbını basabilirdi.

Bu gerçekdışı varlığa ne isim vermesi gerektiğini bilmiyordu, isim vermeye çalışamazdı bile belki. Kılavuzu kesinlikle genişti, ama hiçbirine uyduramıyordu. Hangi kelimeye onu yerleştirse kelimeler anlamsızlaşıyordu.

Baştan aşağıya en büyük sekizinci günah gibiydi.

Bir süre sonra doktor, kemikli ellerini düzenli masasında rahat bir şekilde birleştirmiş, hafif bir gülümseme vermişti. Jaehyun o sırada tek kaşındaki çiziği gördüğü gibi kendi erkekliğini sorgulamaya başlamıştı. Bir kişi nasıl bu kadar kusursuz olabilirdi?

Jaehyun doktorun gülüşüyle avuçları çoktan terlemiş, gerçekliğe doktorun kalın sesiyle dönebilmişti.

"Kesmen bittiyse oturabilirsin." doktor sakince söylemişti.

"M-Merhaba Doktor Lee." Jaehyun ne diyeceğini bilememiş ve ensesine giden eliyle gergince gülümsemeye çalışmıştı. "Tabii."

Kızıl saçlı doktor önündeki çocuğun içten içe yaşadığı gerginliğini görünce ortamı dağıtmak için kontrollü bir ses tonuyla konuşmuştu.

"Rahat ol, bu hayatının sınavı değil." doktor çekici gülümsemesini verirken Jaehyun dediğiyle az kalsın kalpten gidecekti. "Rutin kontrolleri yaptıktan sonra bana derdini anlatman yeterli."

Peki neden şu an Jaehyun tam olarak hayatının sınavı gibi hissediyordu?

Jaehyun hızlıca onaylarken doktor ayağı kalkmış ve Jaehyun'a hasta yatağına oturmasına söylemişti. Jaehyun bu sırada görebilmişti ki doktor ondan sadece birkaç santim kısaydı.

Jaehyun hasta yatağına oturduğunda doktor eşyalarını bıraktığı demir masaya ilerlemiş ve steteskobu göğsüne yerleştirmişti.

Jaehyun yanına gelen kızıl saçlı doktorla istemeden gözlerini kaçırmış ve cama çevirmişti. "Üstünü çıkartır mısın?"

Jaehyun az kalsın neden diyip yerin dibine girecekti ki son anda vazgeçti. "T-Tabii." göz teması kurmamaya özen göstermişti.

Jaehyun ceketinden ve kazağından kurtulmuş teni soğuk havayla buluşunca titrek bir nefes vermişti.

Mesafeleri uzak değildi, doktor ne zaman bir nefes verse Jaehyun'un boynuna çarpıyor ve bu tüylerinin diken diken olmasına neden oluyor, midesini kasıyordu. Jaehyun ise doktorun kokusunu tam olarak duyabilecek bir mesafedeydi, kokusu bitter gibi acı bir kokuydu. Tam ona yakışır bir kokuydu aslında bu; sert, ne istediğini bilen, cesur ve kararlı bir erkeğe ait koku.

Doktor stetoskopla kalp atışlarını dinlemiş ve son olarak Jaehyun'un gözlerine ardından kulaklarına bile bakmıştı. Jaehyun yüzünü dikkatle inceleyen doktorla göz göze gelmemek için türlü taklalar atıyor, türlü akrobasi yapıyordu. Akrobasi ustası Jaehyun'un şu halini görse mesleğini bırakırdı.

doctor lee // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin