Akşama kadar karanlık odada yastığıma gömülmüş ağlayamıyordum bile.
Yastığımdan ayrılmıştım ancak kalkacak halim hiç kalmamıştı.
Yanağım zonkluyordu ama önemli olan bu değildi. Telefonum elimden gitmişti ve duvardaki saate baktığımda öğlen ikiyi çoktan geçmiş hava kararmıştı. Uçak yaklaşık birkaç saate kalkacaktı. Beni merak etmiş olmalıydı, bense ona nasıl haber vermem gerektiğini düşünüyordum. Hem gideceği, beni bırakacağı endişesiyle yanıp kavruluyordum. Kaçmaya çalışırsam ise bu çok kötü bir seçim olurdu çünkü babam hayatıma kastedebilecek kadar deliydi. Yapmayacağı bir şey asla değildi.
Bir süre sonra odamdaki sessizlik kapı sesiyle bölünmüş içeri bakışlarından korktuğum adam girmişti. Ona bakmadım ancak onun yanağıma baktığını hissediyordum. Çok dikkat çekiyor olmalıydı.
Telefonumu elinde çalarken görmüştüm ve yutkunmadan edememiştim. Ekranda Sevgilim yazıyordu ve yanında kırmızı bir kalp vardı.
Onu böyle kaydetmiştim, aslında sinemadayken değiştirmiştim. O gün o kadar mutluydum ki düşünmediğim şeyleri düşünmüş, onunla fotoğraf çekilmeyi istemiştim. Bir fotoğraf yanağıma dudaklarını bastırırken, diğeri burnuma, diğeriniyse öpüşürken çekilmiştik.
Anılarımızın burda bitmesini istemiyordum hemde hiç.
Kalbim hızla atmaya devam ederken babam ısrarla çalan telefonu uzattı. "Aç ve dediklerimi harfiyen söyle."
Dehşetle dudaklarım aralanırken mantıklı düşünemiyordum. Neler yapacağını kestiremediğim babamsa titreyen ellerime telefonu sertçe yerleştirdi. "Aç. Sabrımı sınama."
Ellerim titremeye devam ederken kendimi sakin kalmak için zorladım ama olmuyordu. Titrek bir nefes verip telefonu açtım.
"Jaehyun," dedi nefes nefese tanıdık ses. Sesini duyarken huzurla dolmuştum aniden. Hafif gülümsememle beraber bir miktar olsa da babamı unutmuştum. "Nerdesin sen?"
Cevap vermek için ağzımı açmıştım ki babamın dudaklarını okudum. Gelmek istemiyorum de.
"Ben," dedim ancak sesim cılız çıktığı için babam öfkeli bakışlarını üzerime dikmişti. "Gelmek..."
Ağlayacaktım. Kendimi zar zor tutuyordum. "İstemiyorum." bunu dememle kafamı yere eğmiştim.
Karşı taraf güldü. Kahkahası o kadar güzeldi ki bu zamanda bile midemde kelebekler uçuşmadan edemiyordu. "Şaka yapma sırası değil sevgilim. Seni bekliyorum."
Babama bakmaya zorlandım. Dudaklarını okuduğumda çarşafı sıktım güç almak istercesine. "Bekleme," aksine bekle demek, haykırmak istiyordum.
"Gelmeyeceğim."
Cümleler o kadar sahte çıkıyordu ki ağzımdan anlamasını diliyordum, beni kurtarmasını bekliyordum ama babamın ona yapabileceği şeyleri düşündüğümde mideme bıçak saplanır gibi oldu. Korkum büyüdü, büyüdü. Ta ki beni ele geçirecek kadar.
"Gelmeyeceğim." dedim tekrardan. "Git. Seni kullandım. Uçağına bin ve git."
Duraksadı. Ancak vazgeçmedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/217307661-288-k504554.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
doctor lee // jaeyong
FanficJung Jaehyun nişanlısı Kim Jungwoo ile inişli çıkışlı bir yaşam sürmektedir. Fakat bir gün bu hayatını, seksüel bir problemden dolayı hastaneye gitmesiyle önüne çıkan kızıl saçlı doktorla tepetaklak değişirken bulur. #1 leetayong #1 nct127 #1 jaehyu...