-Aklıma gelenler bir an için durmamı sağladı. Bu Elizabeth miydi yoksa değil miydi hiçbir fikrim yoktu. Onu uzun zaman önce kaybetmiştim ve bulma umudum da yoktu.
-Belki gidip konuşmayı deneyebilirdim ama ne diyeceğimi bilmiyordum.
Yoko: Dünyadan Mizuki'ye orada mısın?
Mizuki: Ha?
Naomi: Bir saattir seninle konuşuyoruz aklın nerede senin?
Mizuki: Aklım gayet yerinde seni duvar parçalarıyla boğmamı istemiyorsan sus Nao.
Naomi: Sanki birşey dedim be.
Mizuki: Siz 5 dakika oyalanın hemen geleceğim.
Yoko: Tamam, burda olacağız.
-Cesaretimi toplayıp Elizabeth'in yanına yürümeye başladım. Ne diyeceğimi tam olarak karar verememiştim ama orada karar verecektim.
-Elimi yavaşça sırtına koydum ama sanırım bu onu korkutmuştu o yüzden hızlıca arkasını dönüp bana ne olduğuna anlam verememiş bir ifadeyle bakmaya başladı.
Mizuki: Ehm, şey korkutmak istemedim özür dilerim.
Elizabeth: Sorun değil. Yardımcı olabilir miyim?
Mizuki: Şey.. Sen Elizabeth Yamamoto musun..?
Elizabeth: Adımı nereden biliyorsun?
-Yani gerçekten Elizabeth mi? Küçükken en yakın arkadaşım olan Elizabeth..?
Elizabeth: H-hey noluyor neden ağlıyorsun?!
Mizuki: Sana verdiğim bilekliği çıkartmadığını görmek çok güzel.
Elizabeth: ...
Elizabeth: M-Mizuki?
Mizuki: Unutmamışsın beni..
Elizabeth: Gerçekten sen misin yoksa bir başka hayal mi görüyorum?
Mizuki: Hayal olan bu kadar salak durur muydu sence? :']
Elizabeth: *Sarılıyor* SENİ NASIL UNUTABİLİRİM? APTAL! NEREYE GİTTİN?!
Mizuki: Özür dilerim özür dilerim..! Daha önce seni bulmaya çalıştım ama orada değildin!
Elizabeth: Şuan bu önemli değil zamanı geldiği zaman anlatacağım..
[Dertleşme ve uzun bir konuşmadan sonra çünkü üşeniyorum]
Yoko: Unutulduk :')
Naomi: Abla Yoko'yu üzmenin hesabını sonra verirsin biz şimdi kafeteryaya iniyoruz.
Mizuki: Tamam, Yoko konuşacağız seninle unutulmadın merak etme!
Yoko: Tamam gediğin zaman ağzına sıçarım artık.
Mizuki: Vazgeçtim hiç gelmeyeceği-
Yoko: MİZUKİ!
Mizuki: Tamam be! Geliyorum yarım saate!
Elizabeth: Kanka elini yüzünü yıka istersen ağlamaktan kıpkırmızı oldun!
Mizuki: Mutluluk gözyaşları bunlar!
Elizabeth: Ciddiyim! Git elini yüzünü yıka.
Mizuki: Tamam, beni burada bekle hemen geleceğim.
-Koşuyordum, şansa bak gene birine çarptın bu kadar sakar olduğumu bilseydim bu okula hiç başvurmazdım zaten!
Todoroki: Düşmeyi çok seviyorsun sanırım? Yada yakışıklı erkek gördüğün zaman kendini üstüne mi atıyorsun? :D
Mizuki: Ne diyorsun be?! Seni eritip külaha koyup vişneli & sütlü dondurma diye satarım.
Todoroki: Çok kırıldım. :'[ *Elini uzatır*
Mizuki: Gerek yok kendim kalkabilirim.
Todoroki: Yüzün kıpkırmızı. Sen hep ağlıyor musun böyle?
Mizuki: Gerçekten seninle uğraşamam çık önümden be! Hep ağlıyormuşum..
Todoroki: Kötü birşey demedim!
370 kelime ❤️
Yeni bölüm seneye gelir artık KWJKQLWLQJWLWJ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuza Kadar / Todoroki x Oc Fanfiction
FanfictionSadece bir kişinin, yıllarca geçmeyen terkedilme acısını ve yalnızlığı geçireceğini kim bilebilirdi ki?