3.Bölüm

60 11 11
                                    

3.Bölüm

Diana

Şarkılar: Cailin Russo & Chrissy Costanza- Phoenix, Imagine Dragons- Believer, Snowmine- Let Me In

Waltham Forest'a geleli aşağı yukarı 45 dakika olmuştu. Emma ve Thomas'ın okulunun arkasındaki yeşil alandaydım. Selina, çimelerde koşuyordu. Şuanda bir golden görünümüne sahipti. Yani dikkat çekmiyordu. Birkaç arkadaş gurubu da çimlerin üzerine oturmuş, gülüşüyordu. Islık çalarak Selina'ya okula doğru gitmemiz gerektiğini haber verdim. Etrafında bir kez döndü. Bu onun onaylama hareketiydi. Sandığımın aksine çok kalabalık değildi okulları. Bunun sebebi okul saatinin bitmiş olması olabilirdi. Saatimden konumları açtım. Onları okulda bulmak için geç kalmıştım. Selina ile beraber okulun arka sokağına girdik. Ben dikkatlice konumları incelerken o patilerini yere vurarak kıvılcımlar çıkarıyordu. Sokakta tek olduğumuz için bunu sorun etmedim. Saatimi kapattığımda Selina durdu. Aslan formunu aldı. Sesi zihnimin içinde yankılandı. "Koş."  Etrafa baktım. Yan sokağın bitiminde, sağ çaprazımdan yaklaşık 80 metre ileride, 15 yaşlarında iki çocuk vardı. Kız olan kızıl saçlarını örmüştü, erkek olanın koluna girmişti. Koşuyorlardı. Hayır. Kaçıyorlardı. Peşlerinde Empusa vardı. Empusa, tanrıça Hekate'nin yarattığı bir hizmetkarıydı. Tanrıça, ona yapması için görevler verirdi. Kolyeme dokundum ve orta boy mızrağı elime aldım. Empusa'ya doğru fırlatırken Selina'ya "Selina onları koru. Korkutmamaya çalış." dedim.

Elimle yere dokundum. Ateşler büyüdü ve Empusa'ya kadar ulaştı. Selina, Emma ve Thomas'ın yanına varmıştı. Onlara doğru "Korkmayın o sizi koruyacak." diye bağırdım.

Empusa gülümseyerek bana döndü. Yaratıkları Tanımlama ve Zayıf Yönlerini Belirleme dersi hocamız bay Hudge'nin bize öğrettiği gibi iki kısa kanadı, sivri bacak ve kolları vardı. İkimizin karşılaşması pek iyi değildi. Çünkü o da ateş kullanabiliyordu. "Bundan daha iyisini yapabilirsin Ateş'in Kızı." dedi. Bir dakika...Ateş'in Kızı... Yani beni nasıl tanıyordu? Ona ateş ile saldırmıştım. Ama yine de bu şekilde seslenmesi... Az önce ona fırlattığım mızrak koluna isabet etmişti. Sanki sivrisinek ısırığı imiş gibi mızrağı alıp kenara attı. Tekrar kolyeme dokundum. Kolyem bana babamın hediyesiydi. Silahlarımı onun içinde taşırdım. Bu büyü ile olan bir şeydi. Kolyeme dokunduğumda mızrak kaybolmuş elimde iki kılıç belirmişti. Bu kılıçlar ateşin gücünü taşıyordu. Yani benim. Ona saldırdım. Ne kadar hasar verirsem vereyim hızla iyileşiyordu. Sonuçta büyü tanrıçası tarafından yaratılmıştı. Resmen benimle oynuyordu. Pekala bunun bir çaresi vardı. Elimle saf ateş kullandım.

"Bunun tadına bakmak ister misin?" Saf ateşi ona doğru fırlattım. Yana kaçtı. Saf ateşi yalnızca Ateş ruhunun sahibi kullanabilirdi. Birkaç kere daha denedim ama çok hızlıydı. Elimle etrafında bir darie çizdim. Saf ateşten bir dairenin içinde kalmıştı. Artık kaçamazdı. Ateşi ona doğru ilerlettim.

Gülümseyerek "Sonra görüşürüz Ateş'in Kızı." dedi. Sözü biter bitmez toprak onu yuttu ve bir şok dalgası beni geri itti. Empusa gitnişti.

Saf ateşi kullanmak beni normalden iki kat fazla yoruyordu.

Hemen Emma ve Thomas'ın yanına gittim. "İyi misiniz?" diye sordum. Tek kelime etmeden yüzüme baktılar. Sonunda Thomas patlayarak "İyi miyiz mi? Sence iyi miyiz? O şey neydi ve neden bize saldırdı? Neden sen orta çapdaymışız gibi kılıç kullanıyorsun? Neden elinden ateş çıkıyor? Şehirde bir aslan var. Aslan. Ateşle kaplı olmasını geçtim aslan. Ormanlar kralı olanından. Kimsin sen? Delireceğim ya!" dedi. Gözleri Emma'nın eline kaydı. Gerçekten anlamakta zorluk çekilecek bir durumun içindeydik. Neden içinde olduğum her şey bu kadar karışmak zorundaydı ki zaten?

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin