10. Bölüm

37 8 79
                                    

10.Bölüm

Şarkılar: Auii Cravalho- Live Your Story?, Roger Bart- Go The Distance, Dirt Poor Robins- Welcome To Lady Hell

Emma

Tepetaklak olsak da, düşmemek için her zaman bir yerlere tutunuruz. Kimi zaman düşmek üzere olduğun bir çukurdan kurtarılmak için tutarsın kimi zamansa o çukura ittirdiklerin için tutarsın birilerini. Kimi zaman bir binanın 15. katından düşmemek için tutunursun kimi zamansa şuan içinde olduğum durumu özetleyen şekilde 150 metre yukarıdan düşerek yere çakılmamak için tutarsın birilerini.

Yola çıktığımızdan beri yağmur çiseliyordu üstümüze. Pegasus kanatlarını açıp biraz daha yükseldiğinde önümde oturup pegasusa yön veren Dean'a daha da sokuldum. Daha önce yükseklik korkum olabileceğini hiç düşünmemiştim ama şimdi tir tir titriyordum korkudan.

"Üşüyor musun?" diye sordu Dean başını bana doğru çevirirken. Üzerimdeki zırh çok rahatsız ediciydi. Bu yüzden hareket etmemeye çalılıyordum.

"Hayır." dedim "Asıl sen böyle üşümüyor musun?" Güldü. Ya da en azından öyle hissettim. Çok yüksekteydik ve basınç yüzünden kulaklarım çınlıyordu. Dean, benim baba tarafımdan kardeşimmiş. İçimde akan iğrenç kanı benimle paylaşan bir kardeş...Gözlerimi aşağıya çevirdim. Barents Denizi'nin yakınlarından geçiyorduk. Yani yaklaşık 10 dakika önce Diana öyle söylemişti. Dean yerinde kıpırdandığında aklım çıkıyordu.

'Korkak. Seni aşağıya atarsa ne yapabilirsin ki?' Dean'in üzerindeki kazağı daha sıkı kavradım. Beni atmaya kalkarsa o da düşerdi. İçimdeki ses sadece güldü.

Aşağıya baktıkça başım dönüyordu. Ben böyle bir şeyi neden kabul etmiştim ki?

"Sence ne kadar kalmıştır?" diye sordum Dean'e. Beni duyduğundan şüpheliydim. Pegasusu daha da yükseğe çıkardığında çığlık attım. Ama yüksekte olduğumuz için sesim boğuk çıkmıştı. Diana ve benim geldiğim ilk gün çarpıştığım çocuğun bindiği pegasusa yaklaşmak için aşağıya yöneldiğinde derin bir nefes aldım. Pislik bana az kalsın kalp krizi geçirtecekti. Diana önünde oturan çocuğu dürttüğünde çocuk pegasusu yavaşlattı. Dean,"Diana ne kadar kaldı?" diye sordu bağırarak. Diana elindeki haritayı açtı. Dudağını ısırarak birkaç saniye haritayı inceledi.

"Sanırım daha çok var. Haritadaki ada ve etrafındaki kara parçalarını henüz göremedik." dedi.

'Sizi bilinmezliğin içerisine götürüyor. Ve sen bunu kabul ediyorsun.' Kabul etmiyorum.

Çarpıştığım çocuk bize doğru döndüğünde göz göze geldik. Onun gri gözlerine bakarken kendimi başka bir yerdeymiş gibi hissediyordum. Belki üstünü sis bürümüş bir açık denizde... Ya da sisli bir mezarlıkta. Kaşlarımı çatarak önüme döndüm. Mezarlık ne alakaydı şimdi?

Diana'ya baktım. "Bir yerde biraz dursak olur mu?" Diana başını haritadan kaldırıp gözleriyle aşağıyı taradı. Sonra eliyle biraz uzağımızdaki bir yamacı gösterdi.

"Christy." diye bağırdı Dean. Gözlerimi 5-6 metre ilerimizdeki pegasusa çevirdim. Christina pegasusu kullanıyordu. Thomas ise onun arkasına oturmuş bıçağını yontuyordu. Cidden bıçak yontmak için doğru zaman mıydı? Gerçi o eline geçen her fırsatta bıçaklarına bakım yapardı. "Yamaca inin." Christina başıyla onaylayıp pegasusu yamaca çevirdi. Yaklaşık 8 dakika sonra yere ayak bastığımızda pegasustan indim. Dean pegasusları topluyordu. Sırt çantamı çam ağacının yanına bırakıp uçurumun kenarına ilerledim. Sağlam bir kayanın üzerine oturdum. Ayaklarımı aşağıya doğru uzattım. Garip hissettiriyordu bir uçurumun kenarında otururken ayaklarını uçurumdan sallandırmak.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin