Bölüm•23•

2.7K 171 8
                                    

Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner aşarım,
Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım!

Sena'nın ağzından

Ertesi günün sabahında Atalay Cihan'dan izin almış ve büyük bir neşeyle karargahtan ayrılmıştı. Nedenini tahmin edememiştim ama Cihan söylemişti sonradan. Nişanlısı geliyormuş onu karşılamak için otogara gitmişti.

Atalay'ın nişanlı olduğunu da o an öğrenmiştim, şaşırmıştım tabi hiç belli etmemişti ya da ben fark etmemiştim hayatında birinin olduğunu.

Operasyon odasında Cihan'la beraber ihalardaki görüntüleri izliyorduk etrafta anormal hareketlilik var mı diye. Operasyondan döndüğümüzden beri bir hareketlilik yoktu, çıt çıkmıyordu şerefsizlerden. Derin bir nefes aldım.

"Amir en son patlamak üzere olan bomba gibiydi."

Cihan da aynı ciddiyetle ekranları izlemeye devam ediyordu.

"Yakın adamını geberttik köpeğin, boş durmayacaktır." Kollarını birleştirirken ekledi. "Sağlam bir numara çeviriyordur eminim."

"Bozarız numarasını." Dedim kararlılıkla ve kaşlarımı çatarak Cihan'a döndüm.

"Amirle olan davanız.." dediğim anda bakışlarını bana çevirecek gibi olsa da ekrana bakmaya devam etti.

"Kerim çavuştan önceye dayanıyor galiba?" Ne kadar çekinsem de başından beri merak ettiğim soruyu sormuştum sonunda. Cihan dün gece tamamen bana anlatmış sayılırdı her şeyini, ondan güven alarak mı sormuştum bilmiyordum ama daha sormam gereken şeyler olduğunu biliyordum. Ekrana bakmaya başlarken devam ettim.

"Bana karşı karşıya geldiğimizde ona benziyorsun deyip duruyordu, Kerim çavuş olmadığı-"

"Eylül'ün katili."

Tek bir cümle kurmuştu şaşkınlıkla ona dönüp bakmama sebep olan. Donmuş kalmış Cihan'ın yüzüne bakıyordum ama o ekrandan etrafı incelemeye devam ediyordu. Zorlandığını yutkunmasından anlamıştım. Bunu bana söylemesi ayları bulmuştu ama o an hak vermiştim. Gerçekten zor olmalıydı. Yıllardır sevdiği kadının katiliyle burun buruna geliyordu, yakalasa teslim olsa fiske vuramayacak olması kanımı dondurmuştu Osman amcayı ben sadece bir saatliğine görmüş olmama rağmen bana hissettiklerinden acıdan delirecek gibi olmuştum Botan'ı öldüremedikçe, onun canı gibi sevdiği kadındı ve benim gibi bir saat değil günler aylar geçirmişti Eylül teğmenle...Nasıl dayanmıştı bunca zaman?

"Sen.." dedim. "Gerçekten çok güçlü bir adamsın Cihan üsteğmen."

Kollarını birbirinden ayırıp siyahi gözlerini gözlerimle buluşturduğunda kalbimdeki hız normalinden fazlaydı.

Gülümsediğini gördüm, büyük bir sıcaklıkla hemde.

"Teşekkür ederim." Kaşlarımı kaldırdım. "Ne için?"

"Dün gece seninle konuştuktan sonra söylediklerini düşündüm." Dudaklarını birbirine bastırırken devam etti. "Devam etmem gerekiyor, Eylül'ün de Kerim'in de katili öylece dolanırken sırf benimle yakınlar diye kendimi suçladım. Biraz doğru olabilir ama bu şehit olacakları anlamına gelmiyor. Amir şerefsizini kendi ellerimle öldürmem, onlar için devam etmem lazım hayata." Gülümsedi. "Bugün beyaz sayfamın ilk satırlarını yazıyorum, senin sayende."

Bu sözleriyle gerçekten mutlu olmuştum, gülümsedim. O gece o kadar umutsuz duruyordu ki hiç umutlu değildim ama şuan karşımda duran adam, tam olarak silkelenmiş görünüyordu.

"Amir'i yakalamak için elimden ne geliyorsa yapacağım. Şimdi bu sayfaları güzel doldurun, artık kalem sizin elinizde."

Bir adım attı bana doğru ve ondan hiç beklemeyeceğim bir hareket yaptı. Silah tutan uzun kolları beni sarmıştı. Gözlerimi büyüterek karşımda duran duvara bakıyordum.

VATAN ÖTESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin