"Yanlış anlamazsanız perdeleri indirip ışıkları açacağım. Eğer bir hayran sizi burada görürse zor durumda kalırsınız." dedim karşımdaki iki adama bakarken. Aklımda dönen tek şey Emma ve Anna'nın burada olsaydı ne yapacaklarıydı.
Helders yavaşça başını salladığında adımlarımı kafenin en sağındaki büyük cam duvara doğru attım. Normal günlerde perdeleri hiç indirmezdim ama yönetmelik kafelerde perde olması yönünde olduğu için takılı duruyorlardı.
"Yardım edeyim, zaten yalnız kalmış gözüküyorsunuz." diyen Alex Turner'a gülümseyerek teşekkür ettikten sonra tüm perdelerin indiğinden emin olarak ışıklandırmaları açtım.
İkisinin bakışları da etrafta dolaşmaya başlamıştı. Duvarlar, aynı malum albümün kapağında gözüktüğü gibiydi. Özellikle dışarıdan görünen duvarların böyle olmasına dikkat etmiştim. Geniş kafenin sol tarafındaki duvar beyazdı, üzerinde AM albümü zamanlarında çekilmiş bir fotoğraf çekiminin büyük hali yer alıyordu. Fotoğraftan geri kalan kısımlardaysa onlara ait şarkı sözleri yazılıydı tamamen karmakarışık bir halde.
Beyaz duvarın köşesine Emma'nın eski baterisini yerleştirmiştik, kızım bana yardımcı olmuş ve baterinin büyük davulunu Matt Helders'ınkine benzetmişti. İnternetten aldığım ve binlerce dolar ödediğim bagetler baterinin hemen üzerinde duruyordu. Matt Helders konserde bir hayranına verdiği bagetleri satın alabilmek için canım çıkmıştı adeta. Her masa farklı bir Arctic Monkeys dönemini temsil ediyordu. Humbug, Suck It And See, AM, Tranquility Base Hotel & Casino ve diğerleri...
Bu kafeye büyük bir emek harcamıştım. Şimdiyse verdiğim emeklerin karşılığını topluyor olmak kendimle gurur duymamı sağlıyordu.
"Hoşunuza gitmiş gibi duruyor." diyerek gülümsedim. Matt Helders ellerini ceplerine sokmuş bir şekilde etrafı incelemeye devam ederken yavaşça başını sallamıştı. Alex Turner ise Anna'nın o sevimli bulduğu surat ifadelerinden biriyle "Evet." diye mırıldandı.
"Gerçekten çok zekice dizayn edilmiş bir işletme. Tebrik ederim Bayan?"
"Lewis." dedim sakince, o az önce el sıkışmamışız gibi elini tekrar uzattığında karşılıksız bırakmamak adına elini sıktım.
"Helen Lewis. Helen diyebilirsiniz.""Pekâlâ, Helen. Dediğim gibi tebrik ederim. Gerçekten dizaynına ve temasına fazla emek harcanmış gibi gözüküyor."
"Teşekkür ederim Bay Turner." dedim gülümseyerek. Bunu duymak benim için gerçekten de gurur vericiydi.
"Hey! O benim bagetim mi?" diye merakla sorarak bateriye doğru ilerleyen Matt Helders çerçeve içindeki bagete bakmaya başladığında gülerek başımı salladım.
"Evet, sizin. Amerika konserinizde bir hayranınıza vermiştiniz. O da internette satılığa çıkarınca fırsatı kaçırmak istemedim."
Gömleğimin yakalarını düzeltip derin bir nefes aldıktan sonra "Ee beyler," diye mırıldandım sanki karşımdaki bu iki adam yıllardır arkadaşımmış gibi.
"Mutfağı kapattık o yüzden size sadece tatlı ve içecek servisi yapabilirim. Hangi masaya geçmek istersiniz? Favourite Worst Nightmare haricinde her albümünüzden ve singleınızdan iki masa bulunuyor. Bir de bar kısmındaki tabureler var tabii eğer isterseniz."Alex, bakışlarını arkadaşına çevirirken "Sanırım bar kısmına geçersek Helen ile daha rahat sohbet ederiz, ne dersin Matt?" diye sordu. Matt'in hâlâ bagete bakıyor oluşu onu da beni de güldürmüştü.
"O baget bir zamanlar zaten senindi ahmak, bakmayı kesemez misin? Hanım efendiye ayıp oluyor.""Sorun değil, dert etmeyin Bay Turner." diyerek güldüğüm sırada o da bana gülümseyerek karşılık vermiş ve "Alex yeterli." diye mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
favourite worst nightmare | turner
Fanfic"The Favourite Worst Nightmare'e hoş geldiniz, siparişinizi alabilir miyim?" "Ben 505 istiyorum. Umarım tadı, sözleri gibi kalp kırıcı değildir. Başlangıç tarihi: 6 Mart 2021