koruyucu baba konuşması

437 58 25
                                    

"Ayçiçeğim, birazdan çıkacağız."

Bakışlarımı önündeki bilgisayardan ayırıp evdeki çalışma odamın kapısında dikilen babama çevirdim. Üzerinde Anna'nın oynadığı takımın tişörtü vardı, her maçta kızımı böyle destekleyişini seviyordum.

"Sen ne yapıyorsun burada?" diye sordu babam. Masama doğru yanaşırken ellerini kot pantolonunun ceplerine sokmuştu.

"Doğruyu söylersem kızacak mısın?" dedim sakince. Babamın yüzüne yerleşen sakin tebessüm ve gözlerinde beliren anlayışlı ışıltı ne yaptığımı çoktan anladığını haykırıyordu.

Başını hafifçe sola eğerken "Vasiyetini hazırladığını söyleyeceksin değil mi?" dedi. Beni herkesten daha iyi tanıyordu, yalan söylesem bile hemen anlayabilecek bir adamdı.

"Biliyorsun bu akşam hastaneye yatacağım." dedim, bir yandan da babama oturmasını işaret etmiştim.
"Dinlemek ister misin?"

Babam yavaşça başını salladığında bakışlarımı bilgisayara çevirip derin bir nefes aldım ve "Sadece mal varlıklarımın paylaşımını okuyacağım, duygusal yerleri yalnızca öldüğümde duyacaksınız." diye mırıldandım.

"Bankalardaki mal varlığımın kızlarım reşit oluncaya kadar bloke edilmesini ve reşit olduklarında eşit şekilde paylaştırılmasını; evimin ve kafemin tapusunu kızlarım reşit oluncaya kadar babam Eric Lewis'e, kızlarım reşit olduktan sonra ortak tapu olma şartıyla Anna ve Emma Lewis'e bırakılmasını; Favourite Worst Nightmare isimli kafemin işletim haklarını babam Eric Lewis'e, yönetiminiyse Jeffrey William Creed'e bırakılmasını; yazılı eserlerimden olan Rock Günlükleri: Favori Berbat Kabusum isimli çalışmamı ve yayın haklarını Alex Turner'a, geri kalan tüm eserlerimi ve yayın haklarını babam Eric Lewis'e bırakılmasını vasiyet ediyorum. Son ve en önemli vasiyetimse çocuklarımın yasal koruyucusunun babam Eric Lewis olarak kalmasıdır."

Bilgisayarın ekranını kapatıp bakışlarımı babama çevirdiğimde çalışma odamı kaplayan sessizlik garip hissetmemi sağlamıştı. Bugün Anna'nın maçından birkaç saat sonra hastaneye giriş yapmam gerekiyordu. Yarın ameliyatım vardı ve öncesinde gerekli testleri olmam gerekecekti. Doktor Kapoor bu ameliyatın riskli olacağını söylediği için her şeye hazırlıklı olmak istiyordum. Arkamda bırakacağım hüzünle birlikte kargaşa da olsun istemiyordum.

"Çok iyi düşünmüşsün ayçiçeğim." dedi babam masanın üzerinden uzanıp elimi tutarken. Güzel gülümseyişi bana güven veriyordu.
"Ama biliyorsun eğer Anna şu an bunu duyarsa üzülür, maça gitmek için de sabırsızlanıyor. Çıkalım mı artık?"

Yavaşça başımı sallayıp ayağa kalkıp masanın etrafında dolandıktan sonra babamın koluna girerek çalışma odamdan çıktım. Anna kapının orada bizi bekliyordu, yeni sezonun ilk maçı onu her zaman heyecanlandırırdı.

"Emma ve Alex yola çıkmış, büyük ihtimalle aynı anda varmış oluruz." diye mırıldandım evden çıkarken. Anna'nın Alex'in gelmesini önemsediğini biliyordum. Emma ve Alex'in ortak noktasının fazla oluşu Anna'nın garip düşüncelere kapılmasını sağlıyordu, kızını tanıyordum. Ama yanılıyordu. Alex Emma'ya ne kadar değer veriyorsa Anna'ya da o kadar çok değer veriyordu, emindim buna.

Anna'nın omzunu hafifçe sıkarken "Heyecanlı mısın bir tanem?" diye sordum. O yavaşça başını salladığında saçlarına ufak bir öpücük kondurdum. Sahaya çıktığı an heyecanının yok olacağını, totem yapıp sahaya çıkana kadar konuşmayacağını bildiğim kadar iyi biliyordum.

Babam sarı Ford Cortina'sının şoför koltuğuna oturduğunda Anna'nın arka koltuğa oturmasını bekleyip hemen ardından ön koltuğa oturdum. Bugünün hastanede geçireceğim uzun ve sıkıcı günlerden önce ailemle geçireceğim son gün olduğunu biliyordum bu yüzden sonuna kadar değerlendirmek istiyordum.

favourite worst nightmare | turnerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin