"Bu puşt bizi savaşa hazırlıyor herhalde! " onaylayan mırıltılar eşliğinde verdiğim 5 dakikalık molanın sonuna gelmiştik
"Devam" kimisi kalkmaya çalışırken kimisi milim bile kımıldamamıştı. Kim olduklarını da tahmin edersiniz
"Devam!" tekrarladığım zaman hepsi öfke ile bana dönmüştü
"Lan canımızı çıkardın hala devam mı diyorsun?"
"Kıt beyinli takım arkadaşlarım(!) son kez söylüyorum Bora takımı sizi çiğ çiğ yer. Biz alışığız ve nasıl davranmamız gerektiğini biliyoruz ama siz o kadar güçlü(!) bir takımsınız ki onlarla hiç oynamamışsınız. Şimdi bebek gibi davranmayı kesin toplanın" yüzüme aval aval bakmalarına dayanamayıp onlara sırtımı döndüm tam o esnada iti an çomağı hazırla hesabı Bora takımı gelmişti.
Hiç şaşırmamıştım, çünkü onlarda artık gelenek gibi gelen hangi takımla maça çıkacaklarsa bir iki gün önceden gelir takımı görür tehdidini eder, takımı da analiz edip giderlerdi
Alkış tutarak bu tarafa geliyorlardı, yalandan da şok olmuş bir ifade yaparak (gerizekalılar ne saçmalayacak yine) ellerim belimde onları beklemeye başladım Jungkook'da yakınıma yaklaşıp onların yaklaşmalarını bekledi.
"Ah Min Yoongi ,Kuzey'den Güney'e he?" sadece göz devirmekle yetindim
"Ne istiyorsun Soo Hee" Jungkook kendini tutamadı yine konuşmuştu bende dikkatli bakınca amacının takım analizi falan olmadığı belliydi. Bildiğin bizimle eğleniyordu puşt
"Ben mi, ımm ne için gelmiştik çocuklar?"
"Attan inip eşeğe binmenin nasıl bir duygu olduğunu görmeye" arkalarda olan biricik oyun kurucumuz Min Jae öne çıkmıştı.
"Ne o Min Yoongi küçük dilini mi yuttun"sorudan çok alay hakimdi bir adım öne çıkıp
"Ah hayır, Min Jae ben bir şey yutmadım ama senin için söz veremem" meydan okurcasına bakmaya başlamıştım, o da geri kalmayıp karşılığını vermişti.
"Ne oluyor burada?" Jimin de yanıma gelince takımın geri kalanı da etrafımıza toplandığını gördüm
"Bu da mı takımda ?" deyip gülmüşlerdi cidden gittikçe sinirimi bozuyordu bu itlerde
"Neyim varmış benim? Açık konuş" Soo Hee bize yaklaşıp Jimin tam tutacakken ondan önce davranıp Jimin'i kendime doğru çektim
"Uzak dur Soo Hee, sıçmayayım ağzına" ellerine havaya kaldırıp
"Ops Min Yoongi radarına yakalandık, Min Jae ne diyorsun?" Min Jae'ye döndüğümde iki elini de yumruk yapıp Jimin'in tuttuğum bileğine bakıyordu bakışları bana döndükçe yüzünde alaylı bir ifade oldu
"Ne mi diyorum, ımm komik diyorum (arkaya dönüp) dışarıda kıyamet kopuyor, hem de Kuzey okulu ile Güney okulu arasında (kahkaha atmaya başlamıştı ve baş parmağı ille beni gösterip) ve o da onu bize koruyor" deyip takımı ile daha çok gülmeye başladı Jungkook'a döndüğümde onun da hiç bir şeyden haberi olmadığı belliydi
"Doğru söylüyorlar okulun aşağısında kavga varmış" bizim takımdan biri bu durumu onaylamıştı. Asıl mesele bizim ne yapacağımızdı
" Ee Min Yoongi söylesene ne yapacaksın, burada ki biricik takım arkadaşlarını mı koruyacaksın, yoksa dışarıda sana ihtiyacı olan dostlarının yanına mı gideceksin?" gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdim
"Önce sen buradan siktir olup gidiyorsun, gerisini de biz hallederiz." kollarını göğsünde bağlayıp kulağıma doğru yaklaşmıştı
"Ne o biricik kuzenim, aklını mı karıştırıyorum yoksa?" uzaklaşmasına izin vermeden yakasına yapışacaktım ki Jimin'i tuttuğum bileğin üstüne elini getirdi elini itmeye çalıştıkça daha sıkı tuttu
"Sıktı artık beyler, saha bizim okul bizim ve sizde burada ki tek fazlalıksınız" Jimin de sadece Min Jae'ye bakıyordu. Min Jae sırıtıp bakışlarını benden ayırıp Soo Hee'ye dönüp
"En komik olan ne biliyor musun kardeşim ? Düne kadar düşman olan bunların bir olup bize laf sokma çabalarına girmesi." anlaşılan gitmeyeceklerdi biz giderdik o zaman Jungkook'un omzuna elimi atıp onunla köşeye gitmeye başlamıştık eşlik etti
"Ee civciv suratlı Kuzey'liler gittiğine göre baş başa kaldık ha?" yaklaşıp yine Jimin'e dokunacakken hızlıca yetişip Jimin'i arkama aldım
"Yeter dedim Jae! Git artık" son kez bize bakıp takımını da alıp gitmişlerdi
"Canımı acıtıyorsun Yoongi" Jimin'in bileğini sıktığımın bile farkında değildim, kolunu bırakıp ensemi kaşıyarak
"Affedersin" o da sorun yok gibi elini sallamıştı bileğine baktığımda kızarmaya başlamıştı, soyunma odasındaki ecza dolabı aklıma gelmişti
"Beni takip et" deyip soyunma odasına yöneldim
"Niye takip ediyormuşum?"
"Seni tenhaya çekip 12 yerinden bıçaklayıp sonra 32 parçaya bölüm köpeklere yedirecem"
"Ha ha ve ha" sessiz kalmayı sonunda tercih edip peşimden gelmişti, soyunma odasına girip ecza dolabına ilerledim kızarık için olanı bulup ona ilerledim yüzüme boş boş bakınca oflayıp bileğini narince tutup oturttum kremin kapağını açıp nazikçe sürmeye başladı bitirip kremi yerine koydum bir şey demeden odadan çıktım.
Lan! ben az önce Jimin'e, Park olan Jimin'e yardım mı ettim pih benim güzel zekama(birde Jae'ye karş..) Sus iç ses bari sen sus
Kafamı kaldırdığımda bana doğru koşa koşa bir Jungkook geliyordu yanıma yaklaşınca biraz soluklanıp
"Kavga bitmiş ve büyük hasarı alan Güney Lisesi olmuş ben ölmek için daha çok gencim hyung!"Lan kavga ben onu da unuttum.
"Ne yapacağız hyung bir şey bul! bizimkiler yüzünden bunlar bizi yerler lan!"
"Hyu.."
"Beni takip edin" Jimin'in sesini duyunca ona döndük bu sefer ikimiz de şok olmuştuk ve bunu saklama gibi bir şansımız bile yoktu bize dönüp yandan alayla gülüp
"Sizi tenhaya çekip 12 yerinden bıçaklayıp sonra 32 parçaya bölüm köpeklere yedirecem" Jimin'e gülmüş sonra ne yapıyorum ben kafasıyla gülüşümü sakladım sonra Jungkook ile birbirimize bakmış ne olacaksa olsun kafasıyla peşinden gittik ve
Bingo! Namjoon
"Namjoon nerede?" Jungkook Jimin'in arkasından ilerlerken
"O çoktan tüymüş" Ulan Namjoon, daha önce hiç görmediğim bir çıkış kapısında Jimin bizi bekliyordu.Jungkook önden çıkmış ben de çıkmadan önce Jimin'e döndüm hayırdır der gibi baktım bana göz devirip
"Sana borçlu kalamazdım" bu sefer ben göz devirip hemen çıktım.
SİZİ ÇOOK SEVİYORUM KENDİNİZE CİCİ BAKIN 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Okullar | yoonmin
FanfictionSeokjin koşarak spor salonuna girdiğinde biraz soluklanıp etrafına bakınmış, arkadaşlarını gördüğünde de yanlarına gitmiş ve "Geldiler Jimin, birazdan burada olurlar" Jimin arkadaşını sözlerinden sonra yüzünde hınzır bir gülüş peydah etmişti "Oyu...