Bölüm 5

406 37 44
                                        


Kuşların sabahın habercisi olan cıvıltıları, deniz dalgalarının kıyıya vururken çıkardığı iç ferahlatıcı ses, rüzgardan dolayı birbirine çarpan ağaç yapraklarının hışırtısı kulaklarımı doldururken bedenimi esneterek camın önünden ayrıldım.

Gece 1 dakika olsun uyku girmemişti gözüme. Yaşadığım yoğun mide bulantısı uykumu kaçıracak cinsteydi. Hatta öyleydi ki, uyku ilaçlarımı bile almıştım ama fayda etmemişti.

Elimi yüzümü yıkayıp odamdan çıktıktan sonra mutfağa gitmeye başladım. Bugün üzerimde her şeye ek bir de haftasonu miskinliği vardı. Bir şey yapasım yoktu ama bugün evden çıkmam gerekiyordu çünkü önce gidip Anıl'ı futbol okuluna kaydettirmem gerekliydi. Epeydir istiyordu zaten, hem kafası dağılsın hem de yaklaşan doğum günü hediyesini vermiş olayım diye düşünmüştüm. Sevineceğine emindim.

Sonrasında barınağa gitmem gerekiyordu çünkü Bulut'un barınağa gitme günüydü. Gerçi birkaç haftadır onu da aksatıyordu ama gideceğini umaraktan orada olacaktım.

Kötü biri gibi görünse bile içinde bir yerlerde harika bir kalp taşıyordu Bulut. Zaten bunu bilmeseydim bu işe hiç girişmezdim.

Hayatımda tanıdığım en hayvansever insandı mesela. Zaten bir köpeği de vardı, 12 yaşındayken yolda bulup almıştı evine.

Onun dışında annelerimizin tanışıp büyüdüğü yetimhaneye giderdi, oradaki çocuklara okuduğu kitapları götürürdü, onlarla spor yapar, vakit geçirirdi.

Çok fazla kitap okuyordu Bulut. Bunu diksiyonundan, seçtiği kelimelerden de kolaylıkla anlayabilirdiniz.

Onun haricinde profesyonel olarak basketbol oynuyordu ve durumu olmadığı için kursa gidemeyen çocuklara ücretsiz ntrenörlük yapıyordu.

Üstüne üstlük tüm bunları kimseye söylemeden, açık açık değil, hatta olabildiğince gizleyerek yapıyordu.

İyi bir insan olmak onu utandırıyor muydu yoksa zayıflıklarını göz önüne mi sermek istemiyordu bilmiyordum ama onu tanıyordum ve attığı her adımdan haberdardım işte.

Mutfağa geldiğimde Anıl'ın İlkyaz ile birlikte kahvaltı yaptığını görmek beni gülümsetmişti.

"Hoşgeldin, ne zaman geldin?"

Bir bardak su alarak masaya otururken sorduğum soruya patates kızartmasını ağzına atarken cevap vermişti. "1 saat falan oluyor, erken gel dedin diye erkenden geleyim dedim de bokunu çıkardım sanırım."

"Benim dışarıda işim var bugün, gelecek misin?" İlkyaz'a yönelik konuşmamla başını iki yana sallamıştı.

"Anıl'a fizik anlatma sözü verdim valla, emir büyük yerden."

Gülerek Anıl'a döndüğünde gülerek kafasını sallamıştı. Eğilip yanağını öptüm. "Buldun tabii fizik mühendisini, anlatsın bakalım. Ben çıkıyorum."

"Tamam abla, dikkat et."

Tekrar odama gidip üzerimi değiştirdikten sonra evden çıktım. Önce gidip futbol okulu işini halletmem gerekiyordu. Ardından Bulut'un yanına gidip, sonra da Pelin Hanım'ın köpeklerini gezdirecektim. Neyse ki bugün kütüphaneden izinliydim yoksa bu karmaşada perişan olurdum. Zira çok da güçlü bir bedene sahip değildim.

SHE | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin