Bölüm 6

215 27 12
                                    


Satır arası yorumları unutmayın💚

***

Esen rüzgarın karıştırdığı saçlarımı omzumun arkasına atıp elimdeki viskiden bir yudum daha aldım.

Arkamdaki ağaca iyice yaslanıp kafamı bizimkilere çevirdim.

İlkyaz, Poyraz'ın omzuna başını koymuş bir şeyler anlatıyordu. Demir ve Ege ise her zamanki gibi atışmakla meşguldü. Demir rahat durmuyordu çünkü.

Bir haftasonu klasiği olarak Üsküdar sahiline inmiş, çimlere oturmuş, içip dağıtmaca yapıyorduk. Su ve birkaç şey dışında hiçbir şey tüketemediğim için alkol almak bana çok iyi geliyordu. En azından vücuduma farklı şeyler alabiliyordum az da olsa.

"Biz Anıl'ı neden getirmedik bu arada lan? Yazık değil mi çocuğa?"

Kafamı Ege'ye çevirip sahte bir kızgınlıkla suratına baktım. "Anıl artık bir futbolcu Ege! Çok düzenli ve doğru beslenmesi gerekiyor."

Zaten Anıl yaşındaki birinin alkol alması normal zamanlarda da yanlış bir şeydi. Elimden geldiğince engel oluyordum hatta ama bazen onu da şımartmak gerekiyordu. Tam olarak bu yüzden sadece benimleyken bir şişe bira içmesine izin veriyordum. Ben olmasam bile Ege, Demir ve Poyraz ile içmesine izin verebilirdim ama öyle bir durum hiç olmamıştı daha.

"Aynen, bir de sağlıklı yemekler yapmayı öğrendi. Parmaklarınızı yersiniz!" İlkyaz'ın alayla konuşmasıyla bulduğum ilk şeyi kafasına fırlattım.

"Valla mı lan?" diyen Demir'e göz devirmeyi ihmal etmemiştim.

"Tabii ki hayır! Bende ne arar o yetenek?"

"Onu iyi dedin." Bu kez de Poyraz'a göz devirmiştim. Bunlar ne çok seviyordu beni böyle!

"Ama gerçekten bakın, geçen bir ıspanak yaptı. Hayatımda daha kötü çok az şey yemişimdir." İlkyaz'ın yaptığım ıspanağın kötülüğünü ballandıra ballandıra anlatmasıyla sırıttım.

"Abartmasana, tuzu fazla koymuşum sadece. Senin yüzünden tadına bakmak zorunda kaldım zaten."

Tabii tabii dercesine güldüğünde ben de güldüm.

Şöyle bir bakınca fark ediyordum ki, sadece onlar ve Anıl'layken gülebiliyordum. Hayatım bu beş kişiden ibaretti. Bir de Bulut vardı ama o pek de hayatımda sayılmazdı.

Derin bir iç çekip ayağa kalktım. "Ben biraz yürüyeceğim."

Bardağımı bırakıp ortadan direkt viski şişesini alarak ayağa kalktım. "Lan bıraksana onu!"

Demir'in bağırmasını takmadan sahile inip yürümeye başladım. Havalar yavaş yavaş ısındığı için insanlar sahile akın etmişti resmen. Müthiş bir kalabalık vardı.

Bir yudum viski daha içip boş bir bank bulup oturdum. Fazla uzaklaşmamıştım. Bu halde bir de yürümekle uğraşamazdım zaten.

Viski şişesini düşmesin diye dizlerimin arasına sıkıştırıp ellerimi kot ceketimin ceplerine soktum. Rüzgarlı hava beni ürpertirken bana biraz uzakta kalan Kız Kulesi'ne bakarak iç geçirdim.

Şu sıralar çok kötü hissediyordum ve bunu kontrol edemiyordum. Sanki başıma gelecek kötü şeylerin sinyalini veriyordu evren bana.

Gerçi iyi hissettiğim anlar oldukça azdı. Genel olarak üzerimde bir negatiflik vardı ama bu seferki farklı gibiydi.

SHE | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin