GİRİŞ

166 95 243
                                    

Gecenin ortasında ağır ağır ilerliyordu. Attığı adımlar kurumuş ağaç dallarının sesine karışıyordu. Ağaçların arkasındaki karanlık gölgeler sanki sinsice onu izlemekteydi. Derin ve oldukça uzun bir nefes çekti içine. Kendi nefes sesi adeta  kulaklarını çınlatmıştı. Bir an duraksa da adım atmaya devam etti. Aslında  devam etmek istemiyordu ama mecburdu.

Zifiri karanlıkta yürümeye devam ettikçe  daha çok ıslanıyor, yağmur daha da hızlı dökülüyordu üzerine. Bir soğuk dalgası vücudunu sarmış olsa da sarsak adımlarının temposunu hiç düşürmedi. Mümkün olduğunca etrafı inceliyor ve detaylarını unutmamaya çalışıyordu. Tabi ne kadar mümkün oluyorsa artık.

Büyüklü küçüklü ağaçlar, bozuk bir yol ve dolunayı kara bulutlar tarafından esir alınmış yağmurlu bir gece. Genç adam kendine, burada olmaması gerektiğini belki binlerce kez söylemişti. Ama nafile. Ormanın sessiz çığlığı ruh sağlığını bozsa da yürümeye devam etti. Bir adım daha atmıştı ki kendisini bir anda soğuk suyun içinde buldu. Buz tutmuş gölün keskin soğukluğu bir anda nefesini kesmişti. Boğuluyor gibi hissetti kendini. Çırpınmaya çalıştı ama o anda ayaklarından aşağı, suyun derinliklerine doğru çekildi.

O an gözlerine  isimli bir künye  takıldı:
"ŞAHİN."

Künye bir anda paramparça olup yok oldu. Suyun içinde çırpınmaya devam ederken son bir gayret kendisini yukarı attı ve derince bir nefes çekti ciğerlerine. Yine ölümün kıyısına gelmiş ve ölümün soğukluğunu hissetmişti. Bu durumu yaşamaktan nefret etse de elinden bir şey gelmiyordu. Hemen hemen her gece bu durumu yaşıyordu. Onun herhangi bir seçim hakkı yoktu; bunu yaşamak zorundaydı ve yaşıyordu o kadar.

Sımsıkı yumduğu gözlerini yavaşça açtı. Kendisi ile süren mücadelesi bitecek gibi değildi. Ama Tolga amcası haklıydı; ona ihtiyaçları vardı. Gözlerini açar açmaz içinde bulunduğu gölün kıpkırmızı olduğunu gördü. Kan.

Koyu rengi ve eğreti kokusuna hiçbir zaman alışamayacaktı. Kafasını hafif sağa çevirdiğinde bir karaltı gördü. Bu karaltının etrafı simli bir ışığa benziyordu. Bu oydu.
Rüya sahibi, katil.

Yüzünü görmek istese de bu mümkün olmadı. Her zaman olduğu  gibi. Şansı bir kere yalver gitse ne olurdu sanki. Karanlıkta yüzünü seçemediği adamın gölün içine doğru tükürdüğünü gördü. "İğrenç." diye söylendi kendi kendine.
Adam arkasına dönüp gidecekken pantolonu bir çalıya takıldı ve çok küçük bir parçası çalıda takılı kaldı.

Adam fark etmedi ve yürümeye devam etti. O anda gölden uzun boylu, oldukça sıska bir adam çıktı. Bu oydu, Volkan. Yan taraftan gördüğüne göre Volkan'ın kafası yarılmış ve gözü patlamıştı. Tıpkı onu buldukları zamanki gibi.
Volkan sessiz ve ıslak bir şekilde katili arkasından yakalamış ve boğuşmaya başlamışlardı. Katil yine yüzünü göstermiyordu. O an katil, Volkan'a kafa atıp onu yere serdi ve Volkan hareket edemez oldu. Ölmüştü, bir kez daha.

Katil "Hak ettin; sen de iyi biliyordun bunu, en başından hak etmiştin zaten." diye söylenirken sesi azalmaya başladı ve bir anda kayboldu.

...

Yataktan fırlacasına kalktmıştı. Uyumak hiçkimseye bu kadar eziyet vermiş olamazdı. Alışmak söz konusu bile değildi. Sadece bununla yaşamayı öğreniyordu. Gördüğü detayları unutmamak için cep telefonunu eline aldı ve hızlıca arama yaptı.

Uykulu bir ses;

"Yunus Emre ne var bu saatte? Nasıl bir manyaksın sen?"

Gıcık bir şekilde gülerek konuştu.

"İrlandalı kiminle konuştuğunu unutma istersen. Senin için hiç de iyi olmaz."

Adam telefonuna çarpan oflama seslerini duydu ve bu sefer içten bir şekilde gülümsedi.

"Offf! Tamam, komiserim benden nacizane isteğiniz nedir? Gecenin dördünde hazır olda bekliyorum sizi. Zaten başka ne önemli işim olabilir ki? Uyumak filan ne gerek var, sonuçta  gereksiz bir ayrıntı. Buyrun sizi dinliyorum çok sevgili komiserim."

Yunus Emre iyice keyiflenmişti. Sonuçta o istemişti bunu ve isyan etmeye hakkı yoktu. Paşa paşa alışacaktı bu duruma, kendisinin aksine.

"Not al İrlandalı. Galiba katili bulduk."

Merhaba hayal arkadaşlarım! 🤗

Yeni bir kitapla yine beraberiz.

Ve yine rüya...

Ama bu sefer katillerin rüyasına giriyoruz.

Ve size küçük bir tüyo, kimseye söylemeyin ama. 🤭🤫

Yunus Emre Sirrüs'ün oğlu... 🤭😁😁😁😁

Eee boşuna rüyalarda dolaşmıyor öyle değil mi? 😇

Şimdilik giriş bölümünü paylaşıyorum. Kitabı düzene alınca düzenli olarak paylaşım yapacağım.

Takipte kalın. 🤩

Keyifli okumalar dilerim. 🙂😀😄

MO:RÜYA (KİTABA ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin