~Jiang Cheng & Jin Ling~
Jin Ling, gök gürültüsü dindikten sonra penceresinde kalarak gökyüzünü izlemeye devam etti. Doldurması gereken belgeler varken kendini durduramamış ve karanlık gökyüzünü delen yıldırımları izlemek için penceresine yönelmişti. Göklerin öfkeli olduğu bir geceydi. Şimşekler çakmış, yıldırımlar yeryüzüne düşmüştü. Göklerin şiddeti dindikten saatler sonra sonunda uyumak için oradan ayrıldı. Tarikat Lideri cüppelerini uyku kıyafetleri ile değiştirerek yatağına doğru ilerlerken bir ses duyduğunda hareketlerini durdurdu.
Binlerce çıngırdak sesinin tınısını duydu. Zayıf olmasına rağmen tıslama sesleri de ayırt edilebiliyordu.
Odasının mumlar tarafından aydınlatılamayan köşesinde ona doğru sürünen bir şey vardı. Jin Ling yanı başındaki Suihua’yı eline alıyor, kılıç her an kınından çıkmaya hazır bir şekilde bekliyor.
Gölgeler arasındaki varlık ortaya çıktığında Jin Ling, Suihua üzerindeki sıkı tutuşunu gevşetiyor.
Oradaki varlık bir yılandı. Jin Ling için bir tehdit değildi. Bu; Meishan Yu kanının bir mirasıydı. Yılanlar onların dostlarıydı.
Jin Ling, dayısının bu mirası ona nasıl öğrettiğini hatırladı. Henüz 8 yaşındaydı. Dayısının omuzlarında dinlenen devasa bir yılan gördüğünde korkuyla çığlık atmıştı. Jiujiu’sunun zarar görmesinden korkarak ağlamaya başlamış, Jiujiu’sunun iyi olduğundan emin olduğunda ağlaması dinmişti. Görünüşe göre yılanlar ile arkadaş olabiliyorlardı. Dayısı bunun bir Meishan Yu mirası olduğunu söylemiş ve kendini hazır hissettiğinde ona öğreteceğine dair söz vermişti.Denemeye karar verdiğinde hâlâ korkudan titriyor olmasına rağmen dayısının varlığıyla kendini güvende hissediyordu.
“Onları çağır A-Ling. Konuşmana gerek yok, onları kalbin ve zihnin ile çağırmalısın.”
Dayısının talimatlarını takip etmeye çalışırken dikkatini toplamak amacıyla gözlerini sıkıca yummuştu. Destek almak için Jiujiu’sunun ellerine uzandığında aldığı güven verici tutuşu hâlâ hatırlıyordu. O gün üçgen kafası ve büyüleyici yeşil renkleri olan bir asma yılanı çağırmıştı. Jin Ling o gün yılanlardan korkmayı bırakmış ve şu ana kadar birçok yılan ile temas kurmuştu.
Durum böyleyken Jin Ling, odasında beliren bu yılanın normal bir yılan olmadığını tek bakışta anlayabiliyordu. Öte yandan varlığı da farklıydı. Ruhsal bir varlığı vardı ve bu oldukça tanıdıktı.
Jin Ling tek dizinin üzerine çöküp elini davetkar bir şekilde uzatarak yılanın ona ulaşmasını bekledi. Yılan, uzattığı ele dolandı. Kısa bir an için bir şeyi arıyor gibi göründü. Sonunda aradığı şeyi bulduğundan emin olduğunda nihai görevini yerine getirmek için hareketlendi.
Bu kişi onun efendisiydi.
Yılan, vücudundan zayıf elektrik dalgaları çıkarırken yeni efendisinin parmağına doğru kaydı. Yılanın bedeni küçülüp en sonunda Jin Ling’in sağ işaret parmağına bir yüzük olarak yerleştiğinde bir bütün haline geldiler.
Bu Zidian’dı.
Jin Ling bir an için yanıldığını düşünmek istedi ama bir hata yoktu.
Bu yüzük Zidian’dı.
Dayısının ruhsal silahı neden buradaydı? Jin Ling çok küçükken dayısı tarafından Zidian’ın ikinci efendisi olarak tanıtılmıştı ancak bu Zidian’ın neden burada olduğunu açıklamıyordu. Zidian’ın efendisi Jiujiu’suydu. Zidian onunla birlikte olmalı, onun parmağında dinlenmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
XİCHENG
Ficção Histórica(JİANG CHENG X LAN XİCHEN) Mo Dao Zu Shi kitabının Jiang Cheng ve Lan Xichen karakterleri temel alınarak yazılan hikayedir. Kısa kısa birçok hikaye olacaktır.