"Wooyoung, dosyayı düzenlemeyi bitirdin mi?" Bilgisayarımı çantama koyarken konuşmuştum. Bu işin artık bitmesini istiyordum çünkü evimde yatmak yerinde kütüphanenin bir köşesinde sürünmek hoşuma tabiki de gitmiyordu.
"Evet, kimde kalsın dosya?" Masadakiler bir göz gezdirmiştim ancak kimsenin hevesi olmadığını fark ettiğimde elimi uzatmış ben almıştım.
"Tamam o zaman, dosya Jisung'da olduğuna göre sunumu da o yapar anlaştık gidiyorum ben." Yugyeom'un hızlı hızlı konuşması gibi koşar adım uzaklaştığını görünce ağzım açık diğerlerine dönmüştüm.
Sunum yapmak aklımdan bile geçmiyordu.
Wooyoung bana göz kırparak kolay gelsin der gibi gülümsemiş ardından ufak bir öpücük atıp aynı hızlı adımlarla masayı terk etmişti. Jeongyeon ise hiçbir şey söylemeden uzaklaşmıştı.
Arkalarından elimdeki dosyayı sallayarak bağırmıştım, ancak kütüphanede olduğum gerçeği bir anlık aklımdan çıkmıştı tabi. "Ya! İyilikte yaramıyor size nefret ediyorum hepinizden!"
////
Eve elimdeki kocaman çantalarla giriş yaptığımda beni noona karşılamış elimdeki çantaların bir kaçını almış ve taşımama yardım etmişti.
"Hayırdır?" kafasını bana çevirmiş düz bir surat ifadesiyle gözlerime bakmıştı.
"Hiç, öyle buraya sizi göreyim diye geldim ama hiç vakit geçiremedik sizinle ondan ne yapabiliriz diye düşünüyordum." anladığımı belirtir şekilde kafamı sallamıştım.
"Ee aklına bir şey gelebildi mi bari?" Masanın önündeki sandalyeye oturmuş benimde oturmamı bekliyormuş gibi yüzüme bakmıştı.
"İçeriz diye düşündüm, sizinle en son ne zaman bayılana kadar içtiğimi hatırlamıyorum. Hem istersen Minho'da bize katılabilir."
"Wow yanlış mı duyuyorum yoksa Kim Hyuna aramızı yapmaya çalıştığı çocuğu yanımıza çağırmak için benden izin mi alıyor?" masaya kollarımı koymuş ona doğru eğilmiştim. Tabii bu hareketim alnıma yediğim fiske ile karşılık almıştı.
"Evet aynen öyle yapıyorum, sarhoşken ağzında bir şey tutamadığın için gerekli gereksiz her şeyi anlatırsın çocuğa yazık yani." Gülmüş geri çekilmiştim. Doğru söylüyordu.
"Haklısın ama sorun olmaz kendisi de isterse katılabilir bize." Son söylediğimle gözleri parlamış heyecanla ayağa kalkmıştı.
"Harika! Şey o zaman ben Minho'ya söyleyeyim sende diğerlerine haber ver, Hyojong'da biraları alsın hemde bayağı bol alsın kolilerle alsın çünkü Sungie bu akşam sarhoş oluyoruz!" Ellerini havaya kaldırmış dönerek mutfaktan çıkmıştı.
"Noona acele etmesene daha akşama çok var." Beni umursamamış tepesinde topladığı saçını savurarak odalara giden koridora dönmüştü.
Başımı iki yana sallamış gelirken aldığım bir kaç şeyi dolaplara yerleştirmeye başlamıştım. Bir kaç dakikanın ardından gelen kapı sesiyle mutfaktan çıkmış gelenin kim olduğunu görmek için kafamı uzatmıştım.
"Hoşgeldin Lix." kafasını kaldırıp yüzüme bakmış ardından gözlerindeki bir kaç saniyelik oluşan parıltıyla beni kolumdan tuttuğu gibi odasına sürüklemişti.
Yatağa oturmadan önce çantasını bir kenara bırakmış üzerindekileri değiştirmeye başlamıştı. Ben ise kapının önünde dikilmiş söyleyeceği şeyleri bekliyordum. Bir anda odasına çekiştirmesinin başka anlamı olamazdı herhalde.
"Ne bakıyorsun? Otursana." yatağı göstererek konuşunca kafamı iki yana salladım, eve geldiğimde üzerimi değiştirmemiştim ve o bundan nefret ederdi. "Üzerimi değiştirmedim daha çabuk söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wrong table ][ Minsung
FanfictionMinho ve Jisung rezervasyon hatasıyla aynı masaya oturur. tamamlandı ✓