GİRİŞ

135 40 35
                                    

^^Sevgili okurum yepyeni bir hikaye ile geldim gözyaşı ve aşkın bir arada olduğu aile özlemini ve müziğin değerini sizlere kazandıracak bir hikaye ile sizlere ilk bölümü sunuyorum. umarım bu yolda güzel bir başarı elde ederiz. iyi okumalar dilerim her birinizi çok seviyorum lütfen oy vermeyi ve bolca yorum yorum yapmayı unutmayın^^

"Bir çiçek düşünün ki, adı ölüm ile anılsın ve adı "ÖLÜM ÇİÇEĞİ" olarak adlandırılsın..." Çiçeğin adı; Lavinia...

Zaman kıymetli bir şeydi bizler ise onu boşa harcıyorduk. İstemediğimiz anları yaşamak zorunda kalıyorduk. Bizler hayata tutunmaya çalıştıkça birilerinin bizleri tutunduğumuz o daldan aşağıya çekmesi gibiydi her şey. Kaybeden yine bizler oluyorduk...

Bu bir genç kızın hikayesi, hayatında önem verdiği her şeyini kaybetmesinin hikayesi. Tutunacak tek bir dalın kalamayıp o uçurumdan aşağıya düşen bir genç kızın hikayesi. Bu hikaye Lavinia'nın hayat hikayesi yaşadığı tatlı ama bir o kadarda acı hayatın hikayesi...

 Bu hikaye Lavinia'nın hayat hikayesi yaşadığı tatlı ama bir o kadarda acı hayatın hikayesi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

GİRİŞ

Elinde tuttuğu biradan son yudumunu almıştı Pamir. Ve ardından üzerinde oturmuş olduğumuz kumlara bırakmıştı kendini.

Deniz rüzgarla birleşip dalgalar oluşturuyor, dolunay bizi aydınlatıyordu. Havadaki temiz su kokusu içimizi acıyordu adeta.

Pamir'in yanına doğru uzanıp onun boşta olan koluna koymuştum kafamı o ise bundan hiç rahatsız olmamıştı. Çıplak ayaklarımıza değen dalgaların sesi birde gece ötüşen böceklerin sesi duyuluyordu. O kadar huzurlu bir ortamın içindeydik ki anlatılması değil yaşanılması gerekiyordu.

Pamir'e doğru döndüğümde benim konuşmamı beklermişçesine baktı yüzüme, ama ben konuşmayıp onu dinlemeyi tercih etmiştim. "Biliyor musun?" diye sordu Pamir.

Benim cevabımı beklemeden ekleme yaptı konuşmasına "Biliyor musun? Mitolojik aşk hikayelerini." Dedi. Ben ise iç çekerek "Hayır" dediğimde anlatmaya başlamıştı Pamir.

"Sana bir o kadar etkilendiğim ve merak edip gerçekten denediğim bir aşk hikayesini anlatacağım. Kara dut ağacının hikayesi."

Şaşkınlıkla bakıyordum Pamir'in yüzüne o ise şuanda sanki hikayenin içindeymişçesine heyecanlı bakıyordu etrafa o anlatmaya ben ise onu dinlemeye başlamıştım.

"Pyramus Babil'in en yakışıklısı, Thisbe ise en güzeli kızıymış. Birbirlerine komşu evlerde yaşayan iki genç aşık olurlar ama aileleri evlenmelerine izin vermezmiş.

Bir gün bunlar kaçmaya karar veriyorlar ve dut ağacının altında buluşmak üzere sözleşiyorlar. Thisbe dut ağacının orada avından dönen bir aslanla karşılaşıyor ve bir mağaraya sığınıyor ancak kaçarken atkısını düşürüyor.

Aslan ise yere düşmüş olan atkıya kan bulaştırıyor. Aslan oradan ayrıldığında Pyramus çoktan oraya varmış oluyor ama yerde duran kanlı atkıyı görünce Thisbe'nin öldüğünü düşünüyor ve belinde takılı olan kılıcını çıkarıp kalbine saplıyor.

Akan kanlar toprağa, oradan da dut ağacının meyvesine ulaşıyor ve bembeyaz meyve kızıla dönüyor. Thisbe saklandığı mağaradan çıkıp ağacın oraya geldiğinde Pyramus'u kanlar içinde buluyor ve o da kılıcı göğsüne saplayarak kendini öldürüyor.

Bütün bu yaşananlara şahit olan tanrılar, Pyramus'un kanını dut meyvesine, Thisbe'nin gözyaşlarını da dut ağacının yapraklarına verirler.

Şöyle de ilginç bir olay varmış, kara dut lekesini sadece dutun yaprağı ile silerek çıkartabiliyormuşsun. Ve bende bunu denedim gerçekten de oluyor."

Pamir son cümlelerini söyledikten sonra yattığı kumların üstünden doğruldu ve denizin sularıyla ıslanmış çıplak ayaklarına önce çoraplarını geçirdi ardından ayakkabılarını giydi.

Ayağa kalktığında yerde duran bira şişelerini toplayıp çöpe attı. Daha sonra yanıma gelip bana elini uzattı.

Aynı bende onun yaptığı gibi doğruldum çoraplarımı ayağıma geçirip ayakkabılarımı giydim. Ardından ise Pamir'in uzatmış olduğu elini tuttum ve ayağa kalktım. Ellerim Pamir'in ellerinin arasında kaybolmuştu. Pamir'in yeşilden maviye dönme olan gözlerine bakıp konuşmaya başladım.

"Çok etkilendim ne söylesem bilemedim ama şunu biliyorum bu hikayede bir o kadar tatlı ve güzelken bir o kadarda acı dolu. Aynı benim hayatım gibi." Dediğim sırada kurduğum cümleyi düzetmişti Pamir;

"Aynı bizim hayatımız gibi."...

^^Sevgili okur umarım bu hikayeyi beğenir ve sevgin ile okursun ben yazmaya devam ediyorum lütfen sende okumana devam et seni seviyorum desteğini eksik etme. Oy ve bolca yorumlarınızı bekliyorum...^^

LAVİNİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin