^^Yeni bölüm yayında herkese keyifli okumalar diliyorum yorumlarda görüşmek üzere oy vermeyi unutmayınız.^^
BÖLÜM-VII
Gözlerimi yeni bir güne açtığımda gülen yüzüm ile yatağımdan kalkmıştım. Daha önce hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyordum. Bu günün bir nedeni vardı. Abimle ev bakacaktık. Yeni hayatıma üniversiteme ilk gidişim olacaktı. Her şeyin ilki bu gün olacaktı. Heyecanlıydım çünkü artık kendi hikayemi ben yazıyordum...
Öğlen 12:15'de olan dersime yetişmek için hazırlanmaya başlamıştım bile. Dolabımdan çıkardığım üzerinde minik lavanta desenleri olan mavi renkli elbisemi giymiştim. Saçlarımı düzleştirmiştim.. Hafif de bir makyaj yapmış dolabımda asılı olan siyah kol çantasını almış ve odamdan çıkmıştım. Aşağıya indiğimde sofra hazırlanıyordu. Ayşe Ablaya yardım eden Tuğba Ablayı gördüm, Ayşe Abla bizim evde hizmetliydi ama hiçbir zaman biz onu öyle görmemiştik.
Küçüklüğümden beri benim yanımda olan Ayşe Ablayı çok seviyordum. Bende onları böyle görünce yardım etmek için yanlarına gittim. Beraber hazırladığımız sofraya beraber oturmuş ve birlikte yemiştik. Abim ile babam evde yoktu. Babam her gün gece 12'den sora eve gelirdi nereye gittiğini bize söylemezdi. Abim ise dükkana bakmaya gitmişti. Tuğba Abla her gün evde kalırdı. Eve arkadaşlarını çağırır gün yapardı.
Ama ben o günlere hiç denk gelmemiştim. Açıkçası da gelmek istemiyordum. Yemeğim biter bitmez masadan kalmış ellerimi yıkamak için banyoya gitmiştim. İçeriye bıraktığım çantamı alıp ayakkabı dolabına ilerlemiştim. Ayakkabı dolabından beyaz ayakkabılarımı ayağıma geçirip kapıdan çıkmak için hamle yapmıştım ki bir şeyi unuttuğumu fark ettim.
"Sizi seviyorum" demiş ve evden çıkmıştım. Okula gitmek için evimizin aşağısında bulunan taksi durağına doğru yürümüştüm. Ne yazık ki taksi durağında taksi yoktu. Bir müddet taksi bekledikten sonra gelmiş olan taksiye binmiştim. "Nereye hanımefendi" dedi taksici. "Mimar Sinan üniversitesine". Taksici taksimetreyi açtı ve yola çıktı. Okul ile evim arasında 1 saatlik yol vardı. 1 saatin sonunda okul kapısının önüne gelmiştim.
Taksi ücretini ödedikten sonra, okul kapısından içeriye girmiştim. Kayıt belgemi çantamdan çıkarmış ve yetkili personele vermiştim kayıt işlemleri tamamlandıktan sonra öğrenci kimliğimi almış ve kendi bölümü bulmaya koyulmuştum. Çok hızlı olmayan adımlarım ile karmakarışık koridorda yürüyor bölüm listelerini arıyordum. O sırada gözüm panoda asılı olan listeleri gördü. Panoya yaklaşır yaklaşmaz piyanistlik listesini görüştüm ve ilk sırada benim adım yazılıydı.
Lavinia Atalay yazıyordu. Göz bebeklerim büyümüştü. Hala inanamıyordum kazandığıma inanamıyordum. Ama inanmalıydım. Çünkü ben başarmıştım...
Dersin verileceği yere yani salona gittiğimde kimse yoktu. Çantamı boş koltuklardan birine bırakmış ve koltuklardan birine oturmuştum ardından ise beklemeye başlamıştım kolumda takılı olan saate baktığımda saat 11:55 'ti. Erken gelmiştim.
Ben kolumdaki saate bakarken sahnenin ışığı yanmıştı. Ve orada sahnenin tam ortasında duran piyanoyu gördüm. Camdan bir piyano, etrafı çiçekler ile kaplı, yansıyan ışık piyanonun parlamasına neden oluyordu. Ve bu onu daha çok eşsiz kılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA
Teen FictionBen Lavinia'ydım. Nâm-ı diğer Ölüm çiçeği... Tek bir nota ile insanları kendine aşık ederdi güzel kokulu Lavinia; ama bilmiyorlardı ona aşık olanlar aslında ölümü kokladıklarını... Acıyı her bir zerrende hissettiğinde anlarsın gerçeğin ne olduğunu...