Herkese tekrardan merhaba. Lütfen yeni bölüme oy vermeyi unutmayın yorumlarda görüşmek üzere hoşça kalın...
BÖLÜM-II
(Yazar'ın anlatımı)
Esra Hanım Doktor Banu'nun odasından çıkmış koridorda çıkış kapısına doğru ilerliyordu. Ama korktuğu şey başına gelmişti. Korktuğu şey hamile olması değil bebeğini ölüme terk etmek zorunda olmasıydı ama böyle olmayacaktı bunu yapamazdı kendi hayatı garantiye girecek diye karnındaki minicik bir canlıyı ölümün eline veremezdi.
Hastalığının geldiği evreyi ve durumundan kimsenin haberi olmayacak karnındaki canlıyı doğuracak ona bir yaşama hakkı sunacaktı. Kendi canını hiçe sayacak yavrusunun kalbinde oda yaşayacaktı. Bu yaşam hakkı bebeğine aitti onun öylece ellerinden alınmasına izin vermeyecekti...
Esra Hanım'ı derin düşüncelerinden bölen şey çalan telefonu oldu. Arayan kişi Can'ın kreş öğretmeni olan Selin Hanım'dı. Esra Hanım kendini toparladı ve boğazını temizleyerek telefonu açtı. "Efendim Selin Hanım" dedi sevecen bir sesle Esra Hanım.
"Hemen kreşe gelmeniz gerekiyor Esra Hanım, Can sizi sayıklıyor ve ağlıyor nedenini öğrenemiyoruz." Dedi korku dolu sesi ile Selin Hanım. Esra Hanım cevap vermeden hızlı adımlarla aracına ilerledi aracının yanına geldiğinde aracına biner binmez kreşe gitmek için yola çıktı. Can'a zarar gelmesi onu o kadar çok korkutuyordu ki. Kalbindeki hastalığı unutup panikliyor ve nefessiz kalıyordu...
Kreşin önüne geldiğinde aracından indiği gibi Can'ın yanına koştu. "Annecim neyin var ne oldu?" dediği sırada Can annesinin boynuna sarıldı ve ağlamaya devam etti. "Ölüyorsun anne" dedi Can. Esra Hanım donakalmıştı çocuğundan böyle bir şey duyması onu korkutmuştu.
"Oda nerden çıktı?" dedi Esra Hanım, Can'ı avutmak istercesine. Can burnunu çekti ve konuşmaya başladı. "Bu gün bir tane taşan nefessiz kaldı ve öldü. Sende nefessiz kalıyorsun sende öleceksin ben biliyorum. Sende o tavşan anne gibi çocuğunu bırakacaksın sende beni bırakacaksın" dedi ve tekrar burnunu çekip konuşmaya devam etti.
"Anne beni bırakma ben bir daha seni asla üzmem valla bak ne istersen yapacağım" dedi ve gözyaşları akmaya başladı minik Can'ın. Annesine son cümlesini söyledi akan gözyaşları içinde minik Can "lütfen ölme anne"....
Can arabada uyuya kalmıştı. Esra Hanım ise oğlu Can'ın söylediklerini düşünüyordu. Bu onun canını yaksa da ilaç tedavisini ret etmişti. Karnındaki minik yavrusu için.
Oğlu Can'a baktı Esra Hanım, onun uyuyuşunu izledi. Belki de bu anı bir daha göremeyecekti. Ama yaşadığı her şeyden mutluydu. Ve karnındaki minik yavrusuna mutlu bir hayat bırakıp gidecekti...
Can annesinin kucağından kapıdan içeri girdiğinde uyandı. Minik elleri ile gözlerini ovaladı. "Anne, eve mi geldik ama ben Seline el sallamadım" dedi annesine minik Can. Esra Hanım Can'ı kucağından indirdi ve derin derin nefes almaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA
Teen FictionBen Lavinia'ydım. Nâm-ı diğer Ölüm çiçeği... Tek bir nota ile insanları kendine aşık ederdi güzel kokulu Lavinia; ama bilmiyorlardı ona aşık olanlar aslında ölümü kokladıklarını... Acıyı her bir zerrende hissettiğinde anlarsın gerçeğin ne olduğunu...